Uzunca bir süredir Türkiye solu ve Kürt hareketi üzerinde genel çerçeve itibarı ile “sivil toplumculuk” olarak adlandırılabilecek bir siyasi yönelim etkinliğini arttırmaktadır. Belli bir siyasal temsiliyete sahip bu kesimlerde sivil toplumcu eğilimler güçlendikçe, solu sol yapan değerlerden uzaklaşıldığı özellikle de sınıf eksenli siyasetin terk edildiği ve siyasetin konusu/hedefi olan iktidardan koparıldığı görülmektedir. Bu sürecin de...
Tamamlanma aşamasındayken bu yazının eksenini kaydırıcı bir gelişme yaşandı Türkiye’de. “Ulusal Güvenlik” konusunda Mesut Yılmaz’ın başlattığı tartışmanın önümüzdeki günlerde dallanıp budaklanarak sürmesi kaçınılmaz gözüküyor. Çünkü sorun bu tür gerilimlerde derhal geri çekilmesini bilen Mesut Yılmaz’ın kişisel tercihlerinden bağımsızlaşmış durumda. Yoksa kimse Mesut üzerinden bir tartışma yapacak, onun attığı taşın peşinden gidecek kadar saf değil. “Tartışma”...
Sosyalizm mücadelesinin neresindeyiz?.. Yolun neresindeyiz? Ya da… Solda durum saptaması… Çok sık olmamak kaydıyla bu tür sorulara yanıt aramak, bu sorulardan hareketle toparlayıcı değerlendirmeler yapmak gerekiyor. Çünkü sosyalizm mücadelesi, sabit ağırlıklarla ve bozulmaması gereken bir denge halinde yürümüyor. Önceliklerle ihtiyaçların nesnel ve öznel faktörlerin etkisiyle sürekli yer değiştirdiği bir tarihe sahibiz. Bu tarihin bir iç...
Türkiye kapitalizmi bir süredir “treni kaçırma telaşıyla” emperyalist sistemle entegrasyon konusunda çok önemli adımlar atıyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye sermayesi, 1950’den sonra, özellikle ’54’te Yabancı Sermaye Yasası’nın Meclis’te kabul edilmesiyle beraber, yabancı sermayeyle bir nevi birleşme yoluna gitti. Özellikle planlamanın olduğu dönemde, 1962’den sonra ithal ikameci politikalar ile beraber dış ülkelerden “know-how” aldılar, sermaye...
  Geçtiğimiz ayın sonlarına doğru Cenova’da yapılan G8 Zirvesi, küreselleşme karşıtlarının kitlesel eylemlerine sahne oldu ve uluslararası ve yerel ölçekte gündemi ve tabii bekleneceği gibi solun gündemini belirledi. Cenova’da 1999’dan bu yana gerçekleşen en kitlesel gösteriler yapıldı ve küreselleşme karşıtı eylemlerde ilk ölüm yaşandı. İlk kez 1999 Aralığı’nda Seattle’da ortaya çıkan küreselleşme karşıtı protestolar ikinci...
Marx en az Fransa üçlemesi kadar değerli ve keyifli Neue Rheinische Zeitung yazılarından birisinde şöyle diyor: “Burjuvazinin ticari ve endüstriyel kesimleri kendilerini karşı-devrimin kollarına atıyorlar. Sanki karşı-devrim devrimin uvertürü değilmiş gibi…” (Marx; 21 Ocak 1849) Şaşırtıcı gelebilir. Çünkü sınıflar mücadelesi tarihi, devrim ve karşı-devrimin aynı momentin zıt kutupları olduğunu söyler. Karşı-devrimlerin “gerçekleşmeyen” ya da “gerçekleştirilemeyen”...
  Fazilet Partisi kapatıldı da, bir kez daha gördük kimin ne olduğunu… Ufuk Uras demokrasiye giden yolun partiler mezarlığından geçmediğini söyledi. Ecevit üzülmüştü. Mümtaz Soysal bir TV kanalında sıcağı sıcağına soruya maruz kaldığında yurt dışında idi ve mahkeme sonucunu da bu vesileyle öğrenince “kambura yattı”: Siyasetçi kimliğini ellemedi ve cebinden “Anayasa hukukçusu” kartını çıkarttı öyle...
  Yunanistan Komünist Partisi’nin evsahipliği yaptığı “Parti ve Sendikalar” konulu uluslararası toplantıya, dünyanın değişik bölgelerinden 60’ı aşkın komünist ya da işçi partisi katıldı. Sosyalist İktidar Partisi’ni Kemal Okuyan ve Uğur İşlek’in temsil ettiği toplantıda konuya ilişkin çok sayıda tebliğ sunuldu. Okuyan ve aynı zamanda Sınıf Tavrı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni olan İşlek, Atina’da çok sayıda...
Sosyalist İktidar Partisi’nin gündeminde sosyalizm vardır, sosyalist devrim vardır. Sosyalist İktidar Partisi’nin uğruna mücadele ettiği düzenin programı Sosyalizm Programı’dır. Parti işçi sınıfı ve onurlu aydınların siyasal taleplerini, eşitlik ve özgürlük için yürüttükleri mücadeleyi bu programa bağlamak için sınıflar mücadelesinin güncel başlıkları üzerine görüş bildirir, örgütlenir ve harekete geçer. Bu çerçevede parti konferansının Nisan 2001’de yapmış...
Sosyalist devrimci mücadelede stratejik hesaplar temel olarak hangi tarihsel kesit üzerine kurulur? Bu soru son derece önemlidir ve “devrim-karşı devrim” sıkışmasını ortaya çıkaran konjonktürlere özel ve belirleyici bir yer vermeyen hiçbir strateji devrimci olamaz. Komünistlerin “devrimci kriz”ler dışındaki siyasal açılım ve hazırlıklarının tali veya ikincil duruma düşmesini hiç de gerektirmeyen bu yaklaşım, sözü edilen “evrimci...