Sosyalist İktidar Partisi’nin Mart ayında toplanan Konferansı’nda bazı siyasal ve örgütsel kararlar alındı. Yeni bir sınıf hareketi yaratma, sendikal mücadele alanına müdahale, bir aydın hareketi oluşturma, Türk ve Kürt emekçilerinin “sosyalizm için birlik”te mücadelelerinin örgütlenmesi için yürütülecek çalışmalar ve yakın dönem siyasi faaliyetlerinin planlanması konusunda hazırlanan bir sonuç belgesinin yanı sıra, Sosyalist İktidar Partisi Konferansı’nda...
Bir kez daha kriz kavramı üzerinde duran bir çalışma… Ancak son zamanlarda Gelenek’te yer verdiğimiz çalışmalar, çoğunlukla Türkiye’nin güncel süreçlerini odak aldı. Bu kez ufkumuzu önce bir ölçüde genişletip, 1990’ların sınıf mücadelelerinden bağımsızlaşacak ve ülkemizde tarihsel/yapısal anlamda işlerlikte olan kriz mekanizmalarına bakmayı deneyeceğim. Sonra bugüne geri dönmek ve solun görevlerini kısaca tartışmak üzere… Kriz tasviri...
Önümde üç kitapçık. Üç manifesto iddiası. Her birisi “yargı” ile ilgili. İlki bir savunma metni. İkincisi “yargı”nın zirvesinden dünyevi meselelerin nasıl göründüğüne ilişkin uzun bir söylev. Sonuncusu, siyasi bir davada iddia makamının “esas hakkında görüş”ü. İlki oldukça iyi bir kağıda, yazarının cümle kuruşundaki özgünlükler dışında, özenli bir redaksiyon sonrasında basılmış. Haziran 99 tarihini taşıyor. Üzerinde...
Toplumsal süreçlere ilişkin her kavramlaştırma, bu süreçlere ilişkin çözümleme ihtiyacını perdeleme ve çözümlemenin yerine geçme riskini de barındırır. Özellikle sık kullanılan kavramların aydınlatıcı özelliklerini yitirerek birer etikete dönüşmesi her zaman mümkündür. Sözgelimi, “depolitizasyon”, 12 Eylül sonrasında solun oldukça sık başvurduğu bir kavram oldu. Nerede bir tıkanıklık varsa, orada toplumsal depolitizasyonun çıktıları görüldü. Solun önemli bir...
1980’li yılların ikinci yarısında “ille de birlik” şiarıyla yola çıkan ve kendi örgütsel birliğini batıran, bununla da yetinmeyip pek çok örgütsel birliğin “gönüllü ölü” misali, güle oynaya kendilerini gömdüğü bir mezarlık yaratan bir geleneğin, o geleneği geride bırakan “eski” bir üyesi olarak, şu birlik diye ayaklar altına alıp tepelediğimiz “birlik fikriyat ve fiiliyatı” üzerine iki...
Son seçimlerde milyonlarca genç ilk defa oy kullandı. Seçmen yaşının onsekize inmesiyle bu şansı yakalayan gençlerin büyük kısmı gidip oylarını MHP’ ye verdi. Sadece onlar mı? Özellikle Orta Anadolu ve Kardeniz’ de ama ülkenin her yerinde insanlar faşistlere yöneldi. Yüzde onsekiz gibi ciddi bir oy MHP’ yi iktidara taşıdı. Bunun nedenleri elbette tartışılmalı ve tartışılacak....
90’ların başında bir yükselişin eşiğinde olan ve herkesin gözlerinin üzerine çevrildiği Refah Partisi ve çatısının altındakiler, bugünkü yeniden yapılanma sürecinde dışlanan ve zaman zaman diş gösterip zaman zaman mazlumu oynayarak kendisine yeniden bir “yer açılmasını” bekleyen bir aktör olarak belirginleşiyor. Kısa bir dönem “hükümet olma” biçiminde tecrübe ettikleri iktidar hülyaları ise, artık sonraki onyıllara veya...
Aydınlık bir Türkiye mücadelesinin faşizme karşı bir mücadeleden geçtiğini bir kez daha hatırlatan yoldaşıma, Hüseyin’e… Türkiye solunun 20. Yüzyıla yayılan inişli çıkışlı mücadelesine pek çok onurlu sayfanın yanında önemli zaaflar yazıldı. Gericilik, emperyalizm, sosyal demokrasi karşısında yapılan açılımların önemli bir kısmı ne yazık ki sosyalist-devrimci bir hatta sığmayacak genişlikte oldu. Ancak özellikle solu bugün temsil...
Bu yazı yazılırken Abdullah Öcalan’ın ya da “asrın davası” Yargıtay aşamasına gelmişti. Hala masanın üzerine yeni şeyler çıkma olasılığı var. Ancak davanın sonucuyla değil ama Kürt hareketinin yaşadığı süreçle ilgilenen bu çalışma açısından pek bir yenilik beklemeye gerek olmayacak. Kürt çevrelerinin Öcalan’ ın izinden giderek “bir 21.yüzyıl manifestosu” ilan ettikleri ilk savunma metni yeterince açık...
“Türkiye’ de faşist hareket belli bir yükseliş eğiliminde ve bunun sınıflar mücadelesinde birtakım siyasi-ideolojik karşılıkları var.” Herhalde siyasi gelişmelerden siyasi sonuçlar üretme yeteneğini yitirmemiş aklıbaşında hiçbir solcu bu saptamayı reddetmeyecektir. Ama sıra, “Türkiye’ de saf anlamıyla faşizm yükseliyor ve bunun devlete-sınıfsal hegemonya mekanizmalarına dönük karşılıkları var” türünden saptamalara geldiğinde işler karışmaktadır. Örneğin, bu saptamanın bir...