1993 yılı sonlarında bütün göstergeler, Türkiye kapitalizminin gerçekten bir duvara gelip dayandığına işaret ediyor. Burjuvazi, geleneksel politikalarının bir bölümünü rafa kaldırarak bu duvarı zorlama niyetindedir. Rafa kaldırılmak istenen politikalar, onyıllar boyunca, düzenin sürdürülmesi adına kullanılan temel araçlar olmuşlardı. Bugün büyük bir kambur olarak görülüyorlar. Ekonomi-politika alanındaki yeni yönelimlerin, mevcut kimi dengeleri altüst etmemesi mümkün değildir....
Türkiye’de burjuva siyasetinden memnun kimse bulunmuyor. Siyasette bir nitelik kaybının bulunduğu, siyasetçilerin ve meclis başta olmak üzere siyasal kurumların ciddi bir saygınlık kaybına uğramış olması birinci ve daha genel bir eleştiri noktası. İkinci bir eleştiri konusunu ise, koalisyon hükümetinin özellikle ekonomideki politikasızlığı, daha doğru bir ifadeyle programsızlığı oluşturuyor. Sözkonusu iki temel eleştirinin sahipleri arasında bizzat...
Ocak ayında Türkiye’de halk şaşkın bir pazar yaşadı. “Faili meçhul” kurşunlar Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy’dan sonra bu kez de Uğur Mumcu’yu seçmişti. Hedefin, pek çok kişi tarafından tanınan bir isim olması, doğal olarak etkisini arttırıyordu. Yıllardır pek çok şeye alışkın insanlar, bu eksikliğe de pekala alışabilirdi. Ama cinayeti izleyen günlerde gelişmeler farklı seyretti....
“Reel sosyalizm”in çözülüşünün “keyfini çıkarma” dönemi olacağı umulan Yeni Dünya Düzeni ilginç bir şekilde, kimseyi rahata erdiremedi. Ortaya çıkan durum, düzenden çok, düzensizlik ve belirsizlik sözcükleriyle anlatılabilir. Bu pek de öyle sürpriz bir sonuç değil. Yeni Dünya Düzeni, kapitalizmin yaşadığı başlangıcı 1970’lere uzatılabilecek en uzun kriz dalgasının içine doğdu. Ve kazanılan siyasal zafer kapitalizmin üzerine...
Türkiye Burjuvazisi iki yönlü bir hareketlilik içinde. Bir yandan iktidarda olmanın sorunlarını çözüyor, diğer yandan kendine daha uzun süre yarayabilecek bir “vizyon” hazırlıyor. Bu dayanıklı vizyon, burjuvazinin varoluşunu meşrulaştırmak ve düzenin devamını tesis için zorunlu. 12 Eylül dönemi, Türkiye Burjuvazisi tarafından çok daha uzun süreli ve çok daha kalıcı bir çözüm olarak tasarlanmıştı. Bunun böyle...
Hemen hergün duyuyoruz: “Sosyalist de olsa ben her türlü devlete karşıyım.” Olabilir mi acaba? Bu ülkenin insanları devletin baskısından çok çekti, bunun bir tepkisi mi? Bu tepkiyi anlamaya çalışıyorum ve bu tür lafları edenler ancak sol ile yeni tanışmışsa zamanla hanyayı konyayı görür düşüncesiyle mazur görülebilir diyorum. “Birilerinin diğerleri üzerinde iktidar dediğini duyunca tüylerim diken...
Türkiye’de, hiçbir zaman tam olarak yaşanamadığından olsa gerek, “aydınlanma” kavramı gündeme sık sık giriyor. En son, kemalizmi yeniden canlandırdığı düşünülen Uğur Mumcu olayı, bu kavramın bazılarınca yeniden öne çıkarılmasına yol açtı. Diğer yandan, bir süredir doğuda yaşanan bir “Kürt aydınlanması”ndan söz ediliyor. Öncelikle yukarıda sözü edilen her iki alanın da bir aydınlanma dinamizmi içermekten son...
Faşizm tartışmaları son 20-25 yıldır Türkiye’nin gündeminden düşmedi. Türkiye, daha farklı boyutlarıyla, faşizmin yeniden tartışılmasına malzeme vermeye devam ediyor. Bir yandan seçimle iktidara gelmiş bir koalisyonun doğrudan ve dozu gittikçe artan bir şiddet uyguluyor olması, diğer yandan faşist hareketin kimi kesimlerinin yaşadıkları kimlik arayışı, faşizm kavramını yeniden gözden geçirmeye zorluyor. Bu yazıda faşizm kavramı ve...
Bu kitabın 41. kez okuyucusunun eline ulaştığı ve 7. yayın yılına girdiği günler başka bir gelişmeye daha tanıklık ediyor. Gelenek’in ilk sayılarından itibaren tartışmasına katıldığı ve geliştirilmesine katkıda bulunduğu “legal sol parti” projesi, Sosyalist Türkiye Partisi olarak projelikten çıkıyor. Bu yazı, Gelenek’in bugüne dek izlediği yayın politikası ve tarzına uygun bir Kuruluş Kutlaması sayılabilir. Altı...
1 Kasım seçimleri tek bir partiyi sevindirdi: RP. Refah Partisi’nin sürekli bir yükseliş gösteren oy grafiği uzunca bir süredir “korkuyla” izleniyor, ancak her seçim sonrasında kimi “açıklama”lar bulunarak, dost ve düşman Türkiye’nin bir Cezayir olamayacağına inandırılmaya çalışılıyordu. Son seçimler de kuşkusuz bir şekilde açıklanacak. Ancak RP’nin başarılarının küçümsenmesi artık kolay değil. Diğer yandan, RP’nin “patlama”sının...