İşçi sınıfı hareketinde birlik sorunu, grevlerin artışı, kamuda toplu pazarlıkların kilitlenmesi ve 12 Eylül’ün attığı ölü toprağından silkinme çıkışlarıyla birlikte gündemin üst sıralarına tırmanmaktadır. Ülkemiz bir daha devletin ve sermayenin yaklaşık 10 yıldır bir topyekün saldırısının hem asıl hedefinin, hem de bu saldırıdan en az yılgınlıkla çıkan sınıfın işçi sınıfı olduğu gerçeğinin su üstüne çıktığı...
Önceleri üç-dört yılda bir seçim olurdu. 1983’ten bu yana halk yedi kez oy atmaya çağrıldı. Her şey bir yana yedi yılda yedi kez tercih kullanan bir halkın, kurduğu cumhuriyetin en geri “demokratik” dönemlerinden birini yaşıyor olması, demokrasi ve seçimler arasında burjuva ideolojisince kurulan paralelliğin ne denli sahte olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Kapsayıcı bir politik gelişme...
Seçim atmosferine girilirken sorunlar ve sorunların politik çözüm önerileri karşısında, toplumda duyarlılıkların kabardığı bilinir. Alışılmış “klasik” anlamı içinde dahi olsa seçimler, “bir devri yönetim”in uygulamalarını savundukları, fiili eylemlerinin “hesabını verdikleri” geleceğe ilişkin hedeflerini, önerilerini ortaya koydukları bir platformdur. Varolan “muhalif”lerin kimliğine göre ve sorunların boyutu, bunların eleştirel düzeyi ve çözüm önerilerine, eylemlere bağlı olarak dinamik,...
I.Giriş Üç yıl aşkın bir süredir en eski sosyalist ülkede, önemsenmesi gereken bir süreç yaşanıyor. Glasnost ve perestroyka’yı tüm dünya dillerinin kelime hazinesine hediye eden gelişmelerin temellerinde gerçek sorunlar vardır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi, ülkenin ve partinin, iktisattan örgütlenmeye kadar akla gelebilecek her alanda yüz yüze geldiği sorunların çözümü doğrultusunda son derece enerjik bir atılım...
Türkiye solu bir belirsizlik yaşıyor. Genel olarak bakıldığında sol hareketin, uzunca bir süredir sorunların farkında olmakla birlikte çözümleri kendisi bulup, yürüdüğü yolu kendisi belirlemek konusunda pek de iyi performans göstermediği söylenmelidir. Çözümlerin büyük ölçüde el yordamıyla bulunduğu görülüyor. Bu yazının merkezinde yer alan legal sol parti konusunun buna iyi bir örnek oluşturduğunu sanıyorum. TBKP, partileşmeye...
İddianame: Suçlanan Yazılar ve Yazarlarıyla İlgili… PKK davası sanıklarından idama mahkum edilen Muzaffer Ayata ile yargılanmaları süren Mustafa Karasu ve Fuat Kav, Diyarbakır Özel Askeri Cezaevi’nden dergimize bir basın açıklaması gönderdiler. Cezaevini ziyarete gelecek basın mensuplarına verilmek isteğiyle hazırlanan bu açıklamanın bazı bölümlerini 12. sayımızda yayınladık. DGM savcılığınca suçlanan yazılarımızdan biri budur. Toplumsal Kurtuluş çalışanları...
Türkiye’de günlerdir, devletin radyo ve televizyonu dahil tüm basın, hükümet, siyasal partiler, milletvekilleri ve “sade” vatandaşlar, Irak ordusunun katliamından kaçarak Türkiye’ye sığınan yüz bini aşkın sayıda Kürt topluluğunu konuşuyor. Resmi organ ve ağızlarda, bu insanlar hala ya “Irak uyruklu” ya da “topluluk”; ama “kardeşlerimiz”. Türkiye’de resmi ideolojinin ilkelliği bir kez daha su yüzüne vuruyor. Kürtçe...
Geleneksel solun Türkiye’de, bir yanda uluslararası boyutlu açılımların, öte yanda da “içerideki” toparlanma-birleşme süreçlerinin kesişme noktasında, ciddi bir sınavla karşıkarşıya bulunduğu ortadadır. Solun bu kanadında belirli kesimler bugüne dek sergiledikleri performansla başarısız bir sonuca aday olduklarını göstermiş bulunuyorlar. Sözkonusu olan, geleneksel solun en başta kendi geçmişi ve ilkeleri ışığında, ağırlıklı olarak kendine karşı vereceği bir...
Kimi zaman, belki fazla heyecandan, bir “kongre”den sözediliyordu. Kaçınılmaz “an” gelmişti. Bu kez “kurtuluş” yoktu. Düdüksüzlerle fırçacıların savaşı belki bir fanteziydi ama; bu bir gerçek… Herkes kendi ekibini hazırlamış, köşe başlarına kendi adamlarını yerleştirmişti. Evet Mihayil Gorbaçov ile Yegor Ligaçov, binlerce delegenin önünde kozlarını paylaşacaklardı. Böyle hazırlanmıştı, kamuoyumuz 19. Parti Konferansı’na. “Gorbaçov ile Ligaçov arasında...
Yalnız Türkiye’de olduğu sanılmasın. Bütün dünyada sol hareket içerisindeki üç eğilim, son beş yıl içerisinde önemli değişmeler geçirmekte. Bu üç eğilim, dilerseniz sapma deyin, şu sıralar yeni dengelere, yeni yapılanmalara doğru yol alıyor. Trotskizmin, maoculuğun ve geleneksel sol kökenli revizyonist bölmenin yeni dengelere ve yeni yapılanmalara yönelmesi, çok belirleyici bir gelişme değildir. En azından, bu...