Emperyalist-kapitalist ülkelerde yaygın olan paralı eğitim, diğer bir anlatımla eğitimin özelleştirilmesi, ülkemizde de 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren burjuva iktidarlar tarafından hızla yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. Kısaca, emekçi çocuklarının paraları kadar okuyabileceği veya paralı burjuva çocuklarının “iyi bir öğrenim” yapabileceği anlamına gelen eğitimde özelleştirme, emekçi çocuklarının geleceğini karartmaya yönelik ciddi bir tehdittir. Bu memleket bizlerin, yani emekçilerin...
Eğitim emekçileri ve sosyalizm; “özlenen” bir ikili… Eğitim emekçileri, on yıllardır Türkiye sınıf mücadeleleri tarihinde önemli yer tutmuş olan bir emekçi kesimini oluşturmakta. Günümüzde de benzeri bir önemi ve ağırlığı olan bu kesim, aslında diğer kamu emekçileri gibi, tarihsel bir dönüm noktası ile yüz yüze gelmiş durumda. Ya yıllardır yaptıkları gibi düzen dışına pek de...
70’li yıllarda burjuvazinin korkulu rüyaları arasında dönemin “okumuş kesimleri” içinde yer alan, dolayısıyla “sol” olan, üstelik işçilerle dirsek teması içinde bulunan, mühendislerin özel bir yeri vardı. Mühendisler bugün de burjuvaziyi korkutan özelliklerini ve sosyalist hareketin kadro adayları arasında yer alma konumlarını nesnel olarak koruyorlar. Şu aşamada bir “dinamik” olarak mücadelenin dışında kalmayı sürdürseler de bu...
Bu ülkede hekim hareketinin bir tarihi vardır. Hem de sol adına yazılacak bir tarihtir bu. Ancak herhangi bir toplumsal hareket Marksistler tarafından tartışılacaksa bu tartışma geleceğe dönük dinamiklerden bağımsız ele alınamaz. İşte sıkıntı da buradadır. Geçmişinde bir hareket yaratabilmiş ancak bugünden bakıldığında hiç de öyle olmayan hekim kitlesinin gelecekte yaratacağı muhtemel dinamiği veri alarak konuşmak...
Türkiye kapitalizminin yaşadığı kriz ve sermayenin emekçi sınıflara yönelik tam boy ve vahşi saldırı politikası ile emekçi kitlelerin bu saldırılara verdikleri tepkinin düzeyi arasındaki çelişki, Türkiye solu için birinci gündem maddesi olmalıdır. Gerek poitik mücadelenin araç ve hedeflerinin saptanması, gerek teorik katkı ve arayışların siyasal mücadelenin gereksinimlerine endekslenmesi, gerek ideolojik mücadelede vurucu söylem ve araçlar...
Geçen yazımızda sınıf hareketinin siyasallaşma düzeyindeki nesnel geriliğin Öncü örgüte yüklediği görevleri ele almaya çalışmıştık. Yazımızı, “siyasal dayatmacılık” misyonunun ilk elden nasıl ve nereye kadar sorularına muhatap olduğu saptamasıyla bitirmiştik. Konuya bu noktadan devam etmek istiyoruz. Siyasal dayatmacılık olarak ifade ettiğimiz, sosyalist hareketin siyasal faaliyetinin sınıfın mevcut siyasallaşma düzeyini zorlaması, sınıf mücadelesinin dinamiklerinden kopuk, keyfi...
Gelenek’in bu sayısında, burjuva siyaset sahnesini konu alan çalışmalara ağırlıklı bir yer veriliyor. Bu yazıda, burjuva partileri ile ilgili daha özel çalışmaların alanlarına fazlaca girmeden, kriz koşulları ile birlikte burjuva siyasetinde açığa ya da öne çıkan kimi genel eğilimler üzerinde durulacak. Bundan önceki ve giderek bir diziye dönüşen yazılarımızın aksine, ekonomik gelişmelere çok daha sınırlı...
Ülkemizde sol çevrelerin gündemine 80’li yılların ortalarında giren bir tartışma bugün, yaşanan son ekonomik kriz sonrası yeniden güncellik kazandı: Kriz dinamikleri üçüncü sektör diye de adlandırılan hizmetler sektörünü nasıl etkiledi, bu sektörde yer alan çeşitli meslek gruplarına üye olanların değişen ekonomik göstergeler sonrası yeni sınıfsal konumları nedir ve en önemlisi bu sektörün kriz sonrası giderek...
Bundan önceki iki sayıda, Türkiye ekonomisinin 1980 sonrasını ve 1994 yılında girilen krizin çeşitli boyutlarını ele almaya çalıştık. Ancak, ekonomik krizin kendi başına ele alınmasının, Türkiye kapitalizminin içinde bulunduğu krizin boyutlarını kavramak açısından yeterli bir temel oluşturmaktan uzak olduğunu kabul etmek gerekiyor. Nitekim, aynı sayılardaki ilgili diğer yazılar ağırlıklı olarak krizin siyasal boyutları üzerinde yoğunlaştı....
Türkiye insanı, son aylarda kriz sözüyle yatıp kriz sözüyle kalkıyor. Sözcükler çok tekrarlandıklarında anlamlarını yitirirler. Buna bir de, krizi burjuva iktisadının kavramlarıyla tartışmayı ekleyin, ortaya anlamsızlaşmış ve yanlış bir tahliller yığını çıkma tehlikesi artıyor. Aslında kriz dönemleri, bir bulanıklıktan çok, netleşme ve ayrışmalarla tanımlanması gereken dönemlerdir. Sınıfsal misyonunu iktidar perspektifiyle bütünleyebilen sosyalistler açısından kriz en...