Gelenek, bu sayısında ağırlıklı olarak, burjuva siyaseti ile ilgili. Kriz sürecinde, bütün kurumları ile tıkanan ve söze hep “yenilenme ihtiyacı”na vurgu yaparak giren sermaye sınıfının bu ülkede engin bir siyasal deneyimi var. Daha önceki kitaplarımızda çeşitli açılardan ele aldığımız bu deneyim, bu kez bir dizi yazıyla ve yelpazenin değişik noktalarında yoğunlaşılarak gündeme geliyor. Bu ana...
Kitap dizimizin sayfalarında sosyalist hareketin, dolayısıyla da bu hareketin militanlarının “görev”leri ve “sorumluluk”ları üzerinde sıklıkla, belki de gereğinden fazla duruldu. Olanaklar ve kazanımlardan çok, zorunluklar ve yükümlülüklerin altı çizildi. Bunlara hızlı hareket etme çağrısı eklendi. Gelenek okurları, bu tercihimizin temel teorik ve politik gerekçelerini yeterince biliyor. Sınıf mücadelelerinde öncülüğün yerine ilişkin teorik saptamalarımız ve politikada...
Türkiye kapitalizminin yaşadığı kriz ve sermayenin emekçi sınıflara yönelik tam boy ve vahşi saldırı politikası ile emekçi kitlelerin bu saldırılara verdikleri tepkinin düzeyi arasındaki çelişki, Türkiye solu için birinci gündem maddesi olmalıdır. Gerek poitik mücadelenin araç ve hedeflerinin saptanması, gerek teorik katkı ve arayışların siyasal mücadelenin gereksinimlerine endekslenmesi, gerek ideolojik mücadelede vurucu söylem ve araçlar...
Geçen yazımızda sınıf hareketinin siyasallaşma düzeyindeki nesnel geriliğin Öncü örgüte yüklediği görevleri ele almaya çalışmıştık. Yazımızı, “siyasal dayatmacılık” misyonunun ilk elden nasıl ve nereye kadar sorularına muhatap olduğu saptamasıyla bitirmiştik. Konuya bu noktadan devam etmek istiyoruz. Siyasal dayatmacılık olarak ifade ettiğimiz, sosyalist hareketin siyasal faaliyetinin sınıfın mevcut siyasallaşma düzeyini zorlaması, sınıf mücadelesinin dinamiklerinden kopuk, keyfi...
Gelenek’in bu sayısında, burjuva siyaset sahnesini konu alan çalışmalara ağırlıklı bir yer veriliyor. Bu yazıda, burjuva partileri ile ilgili daha özel çalışmaların alanlarına fazlaca girmeden, kriz koşulları ile birlikte burjuva siyasetinde açığa ya da öne çıkan kimi genel eğilimler üzerinde durulacak. Bundan önceki ve giderek bir diziye dönüşen yazılarımızın aksine, ekonomik gelişmelere çok daha sınırlı...
Son dönem Türkiyesi’nin siyaset sahnesine dikkatle bakan bir gözlemcinin gözünden kaçmayacaktır: Oyunun sonu gelmiş; ancak perde bir türlü inmek bilmemektedir. Ve işi içinden çıkılmaz bir vodvile dönüştüren şey: mimiklerle repliklerin uyumsuzluğu! Özellikle döviz şoku ile kendini açığa vuran kriz ve bunun çevresinde uygulanan politikalar çoktandır yapay malzemelerle ayakta tutulmaya çalışılan siyaset dünyasına canlılık ve renk...
İçinde bulunduğumuz dönem, ekonomik krizin derinleştiği, buna bağlı olarak siyasal ve ideolojik dengelerin hassaslaştiğı, bu anlamda burjuva siyasetçilerinin ne yapıp edip aşma çabasında olduğu bir dönemeç niteliğinde. Bu dönemeçte, biri iktidarda (DYP), diğeri muhalefette (ANAP) iki parti, türlü senaryolarla birlikte (ANAYOL ARAYOL gibi) burjuva siyasetinde vazgeçilmez aktörler olarak yerlerini alıyorlar. Türkiye siyasetinde ANAP ve DYP...
SHP’nin asla unutturmayacağımız kanlı defterine onurlu isimleri eklenen Güner, Hüseyin ve Özlem için… “Ne sosyal, ne demokrat, ne halkçı ne de parti”. Bu, yıllar önce bir mizah dergisinde SHP hakkında yapılan bir değerlendirmeydi. Son zamanlardaysa, ilk olarak Erdal İnönü’nün sosyal demokratlar için kullandığı “aslan” sıfatı İsmail Gülgeç’in onları yaşlı, tüyleri dökülmüş ve dişsiz aslanlar olarak...
İslami hareketin son yıllardaki “yükseliş”i, sol içinde, bu hareketin yeterince derinlikli bir çözümlemesinin yapılmadığı, geliştirilen politikaların da sistemli bir bakışın ürünü olamadığı yönündeki eleştiri ve değerlendirmelere yoğunluk kazandırdı. Ancak, saptanan boşluğu doldurmaya soyunanların sayısı oldukça sınırlı kalırken “başkaları”ndaki eksiklerin vurgusu, temel olarak, aynı eksiklere sahip olanların “kendi” politikalarını dile getirmeden önce yaptıkları girizgahlara yerleştirildi. İslami...
Tarihsel süreç içinde faşist hareketlerin yükseldiği ve faşizmin ya da faşizan diktatörlüklerin iktidara geldiği nesnellikler, benzer yönlerinin yanında, belirgin kimi farklılıklar da göstermiştir. Örneğin, Avrupa’daki faşizm deneyimleri, emperyalizmin bugünkü oturmuşluğuna sahip olmadığı, diğer yandan sosyalist hareketin mücadele içerisindeki işçi sınıfını iktidara taşıma şansını kullanamadığı ve yenilgiye uğradığı dönemlerde yaşandı. Bu iktidarlarda milliyetçi-korporatist bir ton hakimdi....
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×