Türkiye bir kriz sürecinden geçerken “ideoloji” üzerine yazmanın zamanı mı? Sosyalist hareketin güncel siyasal gündemlerinin yeterince yoğun olduğu bir dönemde başka konu mu kalmadı? Bu tür sorulara verilebilecek bir ilk yanıt, Gelenek’in kendisini güncellikle sınırlamadığı olabilir. Ama böylesi bir yanıt pek yeterli olmayacaktır. Teorik üretimin sınırlarını kesin çizgilerle çekmek her dönem için verimsiz bir çaba...
Che’yi anlatmak kolay değil. Düşüncelerinden kimi konulardaki tezlerinden yola çıkarak gerçekleştirilecek bir anlatım zayıf ve kuru kaçıyor. Yaşamına ve yaptıklarına dayanan bir anlatım ise örnek bir yaşamın güzellemesinden öteye geçemiyor ve daha çok edebi bir söylemin alanına giriyor. Che’yi anlamak ise mücadelenin insanı için hiç zor değil. Çünkü klasik bir ifadeyle Che “mücadelede yaşıyor”. Che’yi...
Alman İdeolojisi’ne geçmeden önce, bu köşenin hangi beklentilerle gündeme geldiği üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Sosyalizm mücadelesinde klasiklere dönük ilgi her dönemde farklı motivasyonların ürünü olmuştur. Yenilgi ve sonrasındaki toparlanma dönemlerinde “klasiklere dönmek” geçmişle hesaplaşma, teori cephesini yeniden kurma kaygılarını yansıtır. “Olağan” dönemlerde kadro eğitim çalışmalarının bir bileşeni olmayı sürdüren klasikler, bunun dışında daha çok siyasal...
Sosyalistler arasında, “Ne yapılmalı” sorusu iki özel konjonktürde daha sık sorulur ve bu soruya verilecek açık yanıtlar özel bir önem taşır. İlki, “yenilgi”lerin hemen ardından, diğeri ise mücadelenin boyutlandığı nesnelliklerde. “Yenilgi” rüzgarlarının esmeye başladığı anlardan itibaren yapılmış hatalar ortaya konmaya çalışılır ve yeniden o hatalara düşmemek için neler yapılması gerektiği tartışılır. İşte böylesi dönemlerde çoğu...
Sosyalist mücadelenin şu andaki can alıcı sorununun her ülkede, sosyalist iktidar perspektifinin olabilecek en ileri ve örgütlü hatta oturtulması olduğundan pek kuşku duyulmuyor. İş bu hattın örülmesine gelince, devrimci uğraşımızın yoğunlaşacağı alanın saptanması sorunu ile karşılaşıyoruz. Bugün, gerek enternasyonal, gerekse ulusal düzeyde bu sorun etrafında yürütülecek bir tartışmanın herhangi bir getirisi olmadığını düşünüyorum. Yazıda bu...
Bu yazı geçen sayıda bolşevizasyon ve devrimci demokrasi üzerine değişik uçları zorlayan yazımın bir anlamda devamı ve toparlayıcısı olacak. Geçen sayıda, devrimci demokrasiden kalan önemli bir mirası sahiplenen ama çok daha gelişkin bir mücadele tarzı sonucunda iktidarı alan bolşeviklerin yolunu, gelinen noktada yeniden gözden geçirmeye başladım. Gelenek yazarı olmanın verdiği rahatlıkla, oldukça nitelikli bir okuyucu...
Gelenek sayfalarında sosyalist bireyden, aydın olarak bireyin rolünden, sosyalist aydının mücadeleci kimliğinden çok söz edildi. Dönüp geriye, yazdıklarımıza baktığımda benim en önemsediğim nokta şu oluyor: Gelenek sayfalarında bu konu, soyut bir devrimci etik ya da yine soyut bir komünist kişilik tarifi elde etme muradıyla hiç ama hiç yapılmadı. Gelenek‘te bu başlık altında yaklaşımlar geliştirildiğinde baskın...
Devrimi yapacak insanın ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini tartışma konusu yapan kişiler için mutlak bir referans noktası Rus devrimcileridir. Rus devrimcilerini ise çoğu zaman “bolşevikler” nezdinde hatırlarız. Bolşevikler, büyük bir devrimi gerçekleştirmiş olduklarından, kendilerinden önce o topraklarda yaşamış bulunan devrimcilerin mirasını taşımanın onurunu da kazanmışlardır. Böylelikle Rus devrimcileri artık bolşeviklerin ismiyle anılır olmuştur. Ekim...
Bu yazı, işçi sınıfını ekonomik mücadele düzleminden siyasi mücadele düzlemine çekebilmek için oluşturulan veya oluşturulacak olan ara örgütlenme modellerinin işlevleri ve olumsuzlukları ile leninist örgüt arasındaki bağlantıyı Türkiye solunun güncel konumlanışı çerçevesinde tartışmayı amaçlamaktadır. Bir ayrımla başlamak istiyorum; alıcısı olsun ya da olmasın, sosyalizme geçiş tartışmasında iki kutup netleşmiştir: Kutuplardan bir tanesini yeni dünya düzencileri...
Bolşevizm bir teori değildir… Marksizmin belli bir yerellikte yeniden üretilmesi ve bu üretimin marksizmden kopmayacak kadar ona içkinleşmesine bir ad vereceksek bu, bolşevizm değil, leninizmdir. Ve nihayet, bolşevizm marksizmin belli bir türde yorumlanışının ürünü olan bir ilkeler demeti hiç değildir… Bugüne uzanan, sahip çıkılacak olan ve sınıf mücadeleleri sürdükçe anlamlı kalacak olan bolşevizm, siyasal mücadelede...