Günümüzde sosyalizm adına devrim biçimi şu ya da bu biçimde irdeleniyor. Toplum, olay ve olgular bilimsel sosyalizm temelinden kalkarak irdelenmeli. Oysa, sosyalizm adına bu değerlendirmelerin çoğu mekanik ve basit türde olmakta. Tıpkı karanlıkta fili tanımak gibi. Sosyalistlerin çoğu yerel ulusal mücadele uğruna uluslararası mücadeleyi yadsıdıkları gibi, kendilerini sadece biçimde bağlı görüyorlar. Parça uğruna bütün feda...
Türkiye kapitalizmini konu alan hemen tüm çalışmalarda iki ana eksen öne çıktı. Bunlardan birincisi kaynak, ikincisi pazar sorunudur. Kaynak ve pazar sorunlarının bu denli öne çıkması, bir rastlantı ya da bu çalışmaların sahiplerinin öznel tercihlerinden kaynaklanmadı. Kaynak ve pazar ikilisi, karşılıklı belirleyicilik ilişkisi içinde sermaye birikiminin sürdürülmesinin temel unsurları olarak ele alınmalı. Başka bir deyişle,...
Sol hareketimizde 1960’ların ikinci yarısından itibaren, daha çok da 1970-80 arasında kullanılan bir kelime vardır: Kuyrukçuluk. Kastedilen çoğunlukla CHP’nin kuyruğuna takılmak oluyor. CHP solcularımız için ancak 1960 sonrasında kuyruğuna takılınabilecek hale geliyor; “ortanın solu” 1962’de doğuyor. Burada ayrıca kanıtlamaksızın, tek parti ve Demokrat Parti dönemlerinde kuyrukçuluğun değilse bile, kuyrukçuluk eleştirilerinin olmadığını, kimsenin kimseyi kuyrukçulukla eleştirmediğini...
Türkiye siyasi tarihine baktığımızda hemen her iktidarın veya iktidara talip olan siyasi yapıların, farklı içerikle de olsa halkçılık ideolojisini ve söylemini kendi ideolojik çerçevelerinin dışında tutmadığını görebiliriz. Hatta halkçılığı, bir siyasal ideoloji şeklinde açıkça formüle etme zorunluluğu bile duymuşlardır diyebiliriz. Böyle bir sahiplenişte de dolaysız olarak bizzat sahiplenenin Türkiye nesnelliğini yorumlamadaki yöntemine ve temsilcisi olduğu...
1960’lara kadarki gençlik hareketi, 60 sonrası ile karşılaştırıldığında belirgin farklılıklar gösterir. Tek parti döneminde “vatandaş”lar halk evlerinde, işçiler doğal üyesi oldukları tek sendikada, gençler ise tek partinin gençlik kolunda örgütlenirdi. 1930’larda düzenin oturma döneminin ürünü olarak doğan bu kurumlar, sonraki on yıllarda da Halk Partisi’nin önemli dayanakları oldu. Halk Partisi’nin gençlik kolları iç ve dış...
68 patlaması çok sayıda ülkede eşzamanlı olarak ortaya çıktı. Geriye “68 kuşağı”, “68 olayları” ya da “ayaklanması” gibi kavramlarla bezeli geniş bir tartışma literatürü bıraktı. Bu literatüre, hangi siyasal eğilimden olursa olsun toplumsal hareket üzerine düşünenlerin, ilgisiz kalmaları mümkün değil. 68’e bakarken ilk planda fark edilenler: Hareketlenmenin etkilediği coğrafyanın içinde birbirinden oldukça farklı sayılabilecek ülkelerin...
Bir ara belirli bir parlama gösteren öğrenci hareketinde yaklaşık bir yıldır önemli bir düşüş gözleniyor. Bu düşüş kendisini, hem ülke genelinde hem de tek tek fakülteler düzeyinde gösteriyor. Öğrenci hareketi yaklaşık bir yıldır ülke düzeyinde eylem yapamadığı gibi, iller boyutundaki eylemler de eskisi kadar ses getirmemekte. Fakülteler düzeyine bakıldığında, derneklere yönelik öteden beri yüksek seyretmeyen...
Türkiye sosyalist hareketinde iki adet tanımlamanın miadını doldurduğunu görmek oldukça sevindirici. İlki faşizme yönelik “en gerici, en emperyalist…” tekellerden yola çıkan tanımlama. Bir kolaycılık ve faşizme karşı yalnızlığı aşma sıkıntısını yansıtıyordu. Diğeri ise “gençlik”in “toplumun en dinamik, en yeniliğe açık” kesimi olarak nitelenmesi. Artık gençliğin sınıfsal bölünmelerden muaf olmadığı, ilericiliği ya da gericiliğinin tarihsel koşullara...
Bu yazının amacını ve temel tezini baştan yazmak istiyorum. Bunun için önce bir soru: 1908’de geçen olayları bir devrim saymak mümkün mü? Mümkün değil; çünkü devrim, iktidarın sınıfsal yapısını değiştirmeyi amaçlar. Abdülhamid’in devrilmesi ve meşrutiyetin yeniden kurulması ise bunu amaçlamıyor. Bilindiği gibi mutlakiyet rejiminden meşrutiyete geçiş, o ülkede sınıflar dengesini alt üst eder. Ya da...
Türkiye ilginç bir ülkedir. Türkiye toplumu geçmişinden uzaklaştığı ölçüde, yakın tarihini kimi alanlarda daha yoğun yaşamaya başlar. Çünkü Türkiye’de siyasetin açılımcı zenginliği, ideolojinin döngüsel kısırlığını oluşturur. Aynı nedenle ülkedeki sınıfsal ve siyasal mücadele süreçleri içerisinde, ideolojik formasyonlar, çoğu kez kendi doğal gelişimlerini yaşayamazlar. Bu anlamda pek “bitmezler” de. Siyasetin oynaklığı, aralarından kimilerini, birer parmak tadıldıktan...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×