Türkiye solu bir belirsizlik yaşıyor. Genel olarak bakıldığında sol hareketin, uzunca bir süredir sorunların farkında olmakla birlikte çözümleri kendisi bulup, yürüdüğü yolu kendisi belirlemek konusunda pek de iyi performans göstermediği söylenmelidir. Çözümlerin büyük ölçüde el yordamıyla bulunduğu görülüyor. Bu yazının merkezinde yer alan legal sol parti konusunun buna iyi bir örnek oluşturduğunu sanıyorum. TBKP, partileşmeye...
“Ve kadınlar bizim kadınlarımız korkunç ve mübarek elleri ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz   ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle...
Genel olarak sosyalizme, sosyalist toplum düzeninin doğasına ve sosyalist örgütlenmenin yapısına ilişkin tartışmalar, günümüzde yeni boyutlar kazanarak sürüyor. Bir “yenileşme” ve “geçmişin sağlıklı muhasebesi” çerçevesinde, bürokratlaşma, yozlaşma ve yaratıcılığın yokedilmesi türünden uygulamalar çeşitli çevrelerden acımasız eleştiriler alıyor. Bundan tam 10 yıl önce, Türkiye İşçi Parti’li (TİP) sosyalistler arasından bir kesim kendi partileri içinde gördükleri yanlış...
Türk solunun en büyük eksikliklerinden biri, çeşitli tartışma başlıklarının içsel bağlarının görülmemesidir. Bunun sonucunda iç tutarlılıktan yoksun görüşler birarada savunulmakta, sosyalist düşünce gereksindiği ideolojik-teorik netlikten uzaklaşmaktadır. Solda politika ve teori adına söz söyleyen, tartışan herkesin bir bütünsellik kaygısı taşıması gerekir. Genel bir ilkeden hareketle savunulabilecek olan bu gerekliliğin altını, burada, solun yaşadığı somut süreçler açısından...
Aradan yaklaşık 70 yıl geçtikten sonra ilk sosyalist devrimin “tarihsel” önemi hiç değişmedi. Zaman ya da mekan olarak 17 deneyiminden uzak olmamız, onu bir sosyal bilimci gözüyle görmemize neden olmamalı. 17 devriminin tüm bilinen nedenlerini ardarda sıralayıp, Lenin’den alıntılar yapabiliriz. Ayaklanma planını anlatıp, Bolşeviklerin diğer eğilimlerle, Lenin’in başkalarıyla hesaplaşmalarını dökebiliriz. Tarım sorunu ve savaşın devrimi...
Neredeyse iki yıla ulaşan yayın yaşamında, Gelenek’in solda pek çok kesime nedense ciddi rahatsızlıklar verdiği anlaşılıyor. Yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada, solun polemikle gelişip olgunlaşmaya başladığını biliyoruz. Bu yüzden doğal da karşılıyoruz. Yine de Türkiye solunda günümüzde rastlanan polemik biçimlerinde, ilginç ve özgün “kaygı”lara tanık olunduğunu belirtmeden geçemeyeceğiz. Soldaki pek çok yayın, başkalarını hedef seçerek,...
Gelenek Kitap Dizisinin ikinci sayısında, “Bir Gelenek Nasıl Doğar -Oblomov’a Bir Şükran Borcumuz” başlıklı bir yazım yayınlanmıştı. Sonra aradan neredeyse iki yıl geçti. Çağdaş Yol Dergisi’nin 4. sayısında Kemal Saruhan imzalı bir yazı çıktı. İvan Gonçarov’un romanının geniş bir özetiydi bu yazı. Zaman zaman kapitalizm övücülüğü yapılsa bile “Oblomov ve Oblomovluğumuz” adlı bu yazı için...
Geleneksel solun Türkiye’de, bir yanda uluslararası boyutlu açılımların, öte yanda da “içerideki” toparlanma-birleşme süreçlerinin kesişme noktasında, ciddi bir sınavla karşıkarşıya bulunduğu ortadadır. Solun bu kanadında belirli kesimler bugüne dek sergiledikleri performansla başarısız bir sonuca aday olduklarını göstermiş bulunuyorlar. Sözkonusu olan, geleneksel solun en başta kendi geçmişi ve ilkeleri ışığında, ağırlıklı olarak kendine karşı vereceği bir...
Haziran ayında sol yayınlar arasına “teorik” ağırlıklı bir dergi daha katıldı. Sınıf Bilinci‘nin ilk sayı sında bir çalışma “GELENEK‘in Marksizmi: Stalinist Bir Sürekli Devrim Teorisi” başlığını, ve Sun gur Savran’ın imzasını taşıyor. Gelenek‘de daha önce Hikmet Seçkinoğlu, Savran’ın bir konuşmasında “Gelenek‘in Troçkist olmamasını çelişki saymasına” değinmiş, sözkonusu sataşmayı reddettikten sonra da, Troçkistlerin çelişki bulmakta oldukça...
İşçiler ve Toplum ile ilgili bir eleştiri yazısı yazmaya karar verdiğimde bunun, bir yazının eleştirisi ile sınırlı olmasını istemedim. Zorluk İşçiler ve Toplum‘un yer yer Leninist terminoloji kullanması olarak belirdi. Aslında devrimci demokratların Marksizm ve sonra da Leninizmden etkilenmeleri, yeni karşılaşılan bir olgu değil. İşçiler ve Toplum’un diğerlerinden ayrılan yönü ,daha “teorik bir görünüm” sunmasıdır....