“Zaman zaman gözleri sıkıntıya, yorgunluğa benzer bir şeyle bulanıyordu; ama yalnız çehresinin değil bütün varlığının hakim ve devamlı ifadesi olan rehaveti, ne yorgunluk, ne de sıkıntı bir an olsun bozabiliyordu. Gözlerinde, gülüşünde, başının, ellerinin her hareketinde rahat, açık, temiz bir ruhun ifadesi parlıyordu. Kayıtsız ve sathi bir göz Oblomov’a şöyle bir bakar ve ‘iyi...
Türkiye kapitalizminin Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir evreye girişinin arifesindeyiz. AGİT zirvesi, Türkiye’nin dış politikasında radikal adımların atılmasını dayatıyor. Özellikle deprem felaketi sonrasında, Yunanistan ile ilişkilerin yumuşaması ve AB üyeliğinin gündemde ilk sıralara oturması, Avrupa’daki siyasi dengelerin daha dikkatle incelenmesini gerekli kılıyor. Zira yaşanan süreç, ABD tarafından çerçevesi çizilen, AB ülkelerinin ve restorasyoncuların ikna edildiği...
28 Şubat’tan itibaren bir süreci yaşıyoruz. Bu sürecin baş aktörü de, kimi zaman doğrudan, kimi zaman üstü örtük müdahaleleriyle ordu. Restorasyon sürecinin mimarı olarak tanımladığımız ordu, açıkçası tam anlamıyla siyasal analizlerin konusu durumuna gelmemiş durumda. Yapılacak siyasal analizler, sosyalistlerin kılıç atmasının arka planını oluşturması açısından işlevsel olmalıdır. Dolayısıyla yapılacak siyasal analizlerde en vurucu noktaların altı...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×