Gelenek‘in 40. kitabının elinize ulaştığı günlerde uzun süredir savunduğumuz ve mücadelesini verdiğimiz “parti”nin eşiğine gelmiş olacağız. 22 Ağustos’da İstanbul’da Sosyalizm Programı ekseninde parti kuruluş çalışmalarına omuz veren sosyalistlerin katılacakları bir toplantı düzenlenecek. Bugüne kadarki çalışmaların değerlendirileceği bu toplantının hazırlıklarını geçtiğimiz ay çalışmaya başlayan üç kişilik bir komisyon yürütüyor. Komisyon; Aydın Giritli, Işıtan Gündüz ve Harun...
Son dönemde, tantanalı bir ideolojik kampanya başlatıldı. “Vahşi kapitalizm”in topçu atışlarının ardından, 2. Cumhuriyet tartışmaları sürüldü piyasaya. “Vahşi kapitalizm”in en hararetli savunucuları, “yükselen değerlerin gazetesi” Sabah ve “tabu”lara düşman Aktüel dergisi. Memurların yarısının atılması, KiT’lerin bedavaya verilmesi, temizlik hizmetlerinin özelleştirilmesi gerektiği, belediye işçilerinin ücretlerinin gayet yeterli olduğu, Kürdistan’ın Türkiye’yi sömürdüğü, Türkiye’de kapitalist devrime ihtiyaç olduğu...
Türkiye sosyalist hareketinin, 60’ların sonundan 80’lerin ortasına kadar uzanan döneminin irdelenmesinde iki temel çizginin belirleyiciliğinden söz etmek, gerçekten anlamlı olabilir. Kökeni önce TKP’ye, sonra 61-71 TİP’ine dayanan “partili gelenek” ile ’60’lar sonunda uç veren “hareket geleneği”nin iki ana eksen sayılması, sosyalist harekette yaklaşık 15 yıllık bir tarih kesidinin anlamlı bir çerçeveye oturtulması açısından yararlı işlevler...
Çağımızı “kapitalizmden sosyalizme geçiş çağı” olarak adlandıran bir siyasal programın savunucularındanım. Bu program, yakında parti kimliğine kavuşacak. Ve bu arada hep birlikte, yaklaşık beş yıldır “yeni dünya düzeni” denilen “dünya hâli”ni yaşıyoruz. Bu düzende, “sosyalizme geçiş”ten eser yok. Bu düzen, sosyalizmle bağlantıyı, sosyalist kuruluş süreçlerinin tasfiyesi, sosyalist ideoloji ve örgütlenmelere karşı amansız bir saldırı ile...
Gelenek Kitap Dizisinin 28. sayısındaki “Türkiye Kapitalizminin Sorunları: Dün – Yarın” başlıklı yazımda, kaynak ve pazar sorunlarını Türkiye ekonomisinin bunalım dinamiklerini açıklamada iki ana eksen olarak almıştım. Yazı, “daha önce (1960’lı ve 70’li yıllarda) tek sorunu kaynak bulmak olan Türkiye kapitalizminin geleceğinde, bu sorunun yanı sıra pazar ve birikim sorunları da olacaktır” saptaması ile bitiyordu....
Dünyada “iki kutupluluk”un sona ermesi ve sonrasında uluslararası dengelerde ciddi belirsizliklere yol açan gelişmeler, Türkiye burjuvazisi açısından her zaman önemli ağırlığa sahip olmuş olan dış politika alanında da yeni tartışmaları gündeme getirdi. Yeni dünya treninde bu kez iyi bir yer kapmak kaygısıyla, Türk burjuva siyasetçileri bu gündemi birincil sıraya yerleştirdiler. Türkiye kapitalizminin birikmiş sorunları, uluslararası...
İki bölümden oluşacak olan yazının temel konusunu, özellikle 1960 sonrasında bir çıkış yapan işçi hareketinin burjuvazinin program, politika ve örgütlenme biçimleri üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri oluşturuyor. Kimi ön açıklama ve değinmelerle başlamak yararlı olacaktır. Bu yazının, ne Türkiye’nin yaklaşık olarak son 40 yıllık siyasal tarihi üzerine yapılmış incelemelerden daha kapsamlısını gerçekleştirme, ne de bu...
Çok uzun zamandan beri bu sayfalarda yinelenen bir saptama ile başlamak istiyorum: Türkiye’de sosyalistler açısından siyasal gündeme girmek, işçi sınıfıyla kopmuş bağlarını yeniden kurmak ve bunları başarabilmek için gerekli olan politik aracı, yani devrimci sosyalist bir işçi partisini yaratmak bir zorunluluk haline gelmiştir. îçinde bulunulan marjinal konumun aşılması bir gerekirliğin ötesinde ölüm-kalım sorunudur. Daha önce...
İşçiler istiyor. Vermek burjuvazinin işi, zorlanırsa ve siyasal iktidara tehdit oluşturmuyorsa verebilir; ama işin daha etkili bir çözümü var, beklemeyi öğretiyor. Yer: Pazar. Beklemenin mekanizmaları (“serbest” olanı ve olmayanıyla) pazarda kurulu; verebilecek olan pazarın hakimi; isteyen, önce taksitini ödeyecek sonra bir dahaki takside kadar pazarı evine, işine götürecek: zihni yeni taksitleri istemeli, beklemeli… Pazarın varlığı...
12 Eylül 1980 darbesinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye’de sosyalizm mücadelesinin seyrini belirleyecek bir hareketin yokluğu Ve Türkiye sosyalist hareketinin Türkiye siyasal gündemine hâlâ girememiş olduğu bir konjonktür içindeyiz. Bir de buna, 80’lerin sonlarında çözülen sosyalist sistemin ve reel sosyalizmin yıkılışım eklersek, Türkiye burjuvazisinin işçi sınıfı ve diğer emekçi kesimlere karşı rahat davranmasının köklerini...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×