Marx ve Engels siyasal iktidarın fethinden sonra izlenecek yol üzerine pek az yazdılar. İlginçtir, Lenin’in de bu konu hakkında uzun uzadıya yazdığı söylenemez. Böylece, buna benzer bir tartışmanın merkezinde durmasını bekleyeceğimiz devlet konusunun da üzerinde durulmamış oldu. Ustaları takip eden dönemlerde de, marksist çevreler, kapitalizm koşullarında devlet üzerinde hayli dursalar da, siyasal iktidarın işçi sınıfı...
Marksizm ideolojinin ve hayatın değişik alanlarında bir birikimi ve o birikimden kopuşu gösterir. Örneklendirmek gerekirse kuramcıları; William Petty Adam Smith ve David Ricardo olan Klasik İngiliz Ekonomi Politiği Marksizm’in kaynaklarından birini oluşturur. Marx Kapital’in dört cildinde ve Katkı’da burjuva ekonomi politiğinin ayrıntılı bir eleştirisini verir. Artık Değer Teorileri’nde ise şöyle söz eder yukarda saydığımız isimlerden:...
Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından yayınlanan Mavi Gezegen Dergisi’nin 1. Sayısı, Prof.Dr.A.M.Celal Şengör’ün “Popüler Yerbilimi: Gerçek ve Amaçlar” adlı yazısı nedeniyle çok konuşulacak. Aslında yazı yeni değil. Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi’nin 10. yılı nedeniyle yazılmış ve 5 Nisan 1997’de “Popüler Bilim Yayıncılığı, Bilim ve Toplum” adı ile yayımlanmıştı. Prof.Dr.A.M.Celal Şengör, o yazısına seksenli yılların ortalarında Türkiye...
Türkiye, Türkiye işçi sınıfı ve kısmen Türk solu, 12 Eylül’ün siyasi zorunun ardından gelen ve son 10 yıllık süreçte etkisini siyaset dışı alanlarda da güçlendiren bir kuşatmayla karşı karşıya. Düzenin kültürel-ideolojik üretimi, sol siyasal üretim üzerinde baskı kuruyor. Siyasal zorun baskısı, ideolojik baskıyla destekleniyor. Sol rüzgarların esmesine müsait bir dönemde bile bir tür iklim baskısı...
Komünist Parti Manifestosu, bu Şubat ayında, 150 yaşına basıyor. Yani, tam zamanında! 1989’dan bu yana, anti-komünistlerin ve döneklerin oluşturduğu cephe, marksizme ilişkin olarak söyleyebileceği her şeyi söyledi. Marksizmin defterinin dürülmesi adına ellerinden gelen ne varsa yaptılar. Sonuç ortada. Ellerinden, ciddiye alınabilir hiçbir şey gelmedi. Gelinen noktada, marksizm eleştirisi iflas etmiştir. İflas, şimdilik yalnızca teorik cephede....
Türkiye toplumunun dinamik yapısını, nasıl hızla değiştiğini bilmiyor olamazsınız. “Global değişim rüzgarı” yıllardır öyle bir üfürüp duruyor ki, “değişen dünyada yerini alan Türkiye” klişesiyle başlayan bir seslenişe muhakkak denk gelmişsinizdir. Politikacısıyla medyası başta olmak üzere ideolojik seslenme kabiliyeti bulunan bütün düzen güçlerinin amentüleri arasında “sosyalizm artık öldü”yle birlikte ilk sıraya yerleşen “değişim”in, ne olduğunu ise...
Postmodernizm tartışmaları Türkiye’de özellikle 1990’lı yılların başında popülarite kazandı. Batıda “moda” olan her akımı sorgusuz sualsiz ithal eden Türkiye aydını, bu tartışmalara yeni bir şey eklemekten çok varolanı anlamaya ve güzelce ambalajlayıp anlatmaya çalışır. Batı’daki yüklü külliyata karşın Türkiye’deki tartışmalar daha çok çevrilen kitapların üzerinden yol alır. ’90’lardaki bu “moda” da geniş kesimler tarafından ucundan...
Marksizmin her alanda yeniden üretilmesi düşüncesi, bu misyonu sahiplenenler için öğrenme iştahını açıcı etkisiyle, heyecan vericidir. Bu düşünce, burjuvaziye karşı mücadele içinde anlamını kazanır ve dolayısıyla politik bir içeriği vardır. Marksizmin birçok alanda kendini hissettirmesi, politik mücadeleyle köprü oluşturabildiği ölçüde anlamlıyken, köprünün kopması, marksizm dışı ve takiben karşıtının oluşmasıyla sonuçlanıyor. Bu yazıda, marksizmin sınırları içerisinde...
Kimler tarafından ne zaman ve hangi gerekçelerle verildikleri pek bilinmeyen bazı yargılar toplumda çok tutulup benimsenebilirler. Örneğin takımını motive etme konusunda Türkiye’de Mustafa Denizli’nin eline su dökecek teknik adam olmadığını, artık futbolla ilgilenmeyenler bile duymuştur. Bedri Baykam’ın ressamlığını kimse bilmese bile, adamın “çağdaşlık simgesi” olduğunu cümle alem öğrenmiştir. ANAP’lı Bülent Akarcalı’nın tam tamına bir “batı...
Bu yazıda genel olarak, ideoloji ve politika ilişkisi ve özel olarak da sosyalist ideoloji ile sosyalist politikanın “meşruluk durumu” üzerine kavramsal bir çözümleme amaçlanıyor. Konu oldukça zor bir konu. Zorluk, verili nesnelliğin bu alanda bir açılım yapılabilmesinin önünde en fazla negatif bir etki yaratmasından kaynaklanıyor. Yani bir başka deyişle nesnelliğin kolaylaştırıcı pozitif bir etkisinden bahsetmek...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×