I.Giriş Üç yıl aşkın bir süredir en eski sosyalist ülkede, önemsenmesi gereken bir süreç yaşanıyor. Glasnost ve perestroyka’yı tüm dünya dillerinin kelime hazinesine hediye eden gelişmelerin temellerinde gerçek sorunlar vardır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi, ülkenin ve partinin, iktisattan örgütlenmeye kadar akla gelebilecek her alanda yüz yüze geldiği sorunların çözümü doğrultusunda son derece enerjik bir atılım...
Paul Louis, “Fransız Sosyalizmi” adlı çalışmasında “Fikir bir kere doğmasın, doğdu mu, gerçekleşmek için elinden geleni yapar” ifadesini kullanırken “fikir”lerin tüm toplumsal gelişim ve dönüşümlerde eyleme öncül ve eylemle yönelinen “amaç” olarak, rolü üzerinde gerekli bir vurgu düşüyor. Louis’in sözünü ettiği elbette, düşüncenin kendi içinde, kendi başına bir hareketi değil. Sözü edilen; sınıfların, sınıfları temsil...
Aradan yaklaşık 70 yıl geçtikten sonra ilk sosyalist devrimin “tarihsel” önemi hiç değişmedi. Zaman ya da mekan olarak 17 deneyiminden uzak olmamız, onu bir sosyal bilimci gözüyle görmemize neden olmamalı. 17 devriminin tüm bilinen nedenlerini ardarda sıralayıp, Lenin’den alıntılar yapabiliriz. Ayaklanma planını anlatıp, Bolşeviklerin diğer eğilimlerle, Lenin’in başkalarıyla hesaplaşmalarını dökebiliriz. Tarım sorunu ve savaşın devrimi...
Ulusal sorun, ya da daha geniş bir ifadeyle Marksizmde ulusallık konusu teorik bir düzlemde ele alınabilir mi? Bu soruya her konunun teorisi yapılabileceğini söyleyerek olumlu yanıt verilebilir. Ama genel geçer yanıtların yine genel geçer bir düzeyde kalarak işlevsizleşme riski vardır. Yanıtı ne denli açık görünürse görünsün, yukarıda konulan türden bir soruya bile daha ayrıntıda yaklaşmakta...
”Emredin ne emrederseniz yok edin beni özgürlük yok olmadan.” Robespierre Daha önce bu dizide ileri sürülen Jakobenizm kavramına ilişkin tezlere katkıda bulunmak bu yazının amacını oluşturuyor. Tarihçi Carr “bir yerlerden gelmekte olduğumuz inancı bir yerlere gitmekte olduğumuz inancı ile sıkı sıkıya bağlıdır.”diyor.  Bir de Yalçın Küçük’ ün “Aydın kökünü arayan yaratıktır.” sözü var. Tarih bilinci...
Stalin gibi önemli bir sosyalist lider hakkında bir şeyler yazmak, kendine has bazı güçlükleri göze almayı zaten gerektiriyor. Ama, bu kendine has güçlüklerin de ötesinde, bazı “güncel” hesaplar içerisinde düşünmek ve davranmak zorunlu… 1956’dan sonra Sovyetler’de Stalin hiçbir zaman bayraklaştırılmadı. Zaman zaman sert, hatta gereksiz ölçülerde eleştirildiği oldu. Hruşçov’un, sosyalizm tarihi söz konusu olduğunda pek...
1980’li yılların ilk bölümünde sosyalist hareket son yirmi yılı “çözümleme” gücü açısından oldukça kısır bir dönem yaşadı. Sol, kendi dinamiğindeki sorunlar ile nesnel koşullar arasında ilişki kurmakta güçlüklerle karşılaştı. Bugün bu sıkıntının yavaş yavaş ortadan kalkmakta olduğunu görüyoruz. Türkiye solu belli bir aradan sonra, elindeki bilimsel çözümleme araçlarını (yavaş yavaş) siyasetin içerisine doğru çekebilir. Burada,...
Gelenek kitap dizisinin önceki sayılarında, başlıkta adı geçen iki konu ayrıntılı olarak ele alınmıştı. Geçtiğimiz ay içinde, başka dergi ve kitaplar içerisinde bu yazılara yönelik açık ya da imalı eleştiriler taşıyan öç çalışma yayınlandı. Biri, Türkiye Sorunları Dizisi’nde, C. Akman’ın “Bir Yanlış Tartışma” denemesi, diğerleri Saçak ‘ta, H. Berktay’ın “Türkiye’nin Özgüllüğü” başlıklı bir konuşma metni...
Önemli tarihsel dönemeçlere kişilikleriyle damga vurmuş olan insanların karşılaştıkları sorunların başında kendi “meşruluk”larını ortaya koyabilmek gelir. Hele hele tüm siyasi kaygılara karşın, belli bir teorik çerçeve ile hareket eden, insanlararası eşitsizliklere yol açan toplumsal koşulları ortadan kaldırma amacıyla mücadele verenler için söz konusu “meşruluk”, tarihin mantığına, önsel ideolojik tutumlara ve kendilerine karşı bir yüzleşmedir. 1917...
1. Dünya Savaşı ve uluslararası sosyalist hareketin savaşa ilişkin tavrı konusunda Türk okuru birçok bilgiye ulaşma şansına sahip bulunuyor. Bu bilgiler, önem taşıyor. II. Enternasyonal partilerinin sağ-reformist eğilimlerinin, savaşla birlikte sosyal-şovenizm ve militarizme dönüştüğü biliniyor. Bu dönüm noktasında uluslararası işçi ve sosyalist hareketinin ikiye bölündüğü, saflardan birini kuran Bolşeviklerin ulusları kendi içlerinde birleştiren savaş konjonktürünü,...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×