“Emperyalizmin ayırıcı özelliği sınaî sermayede değil, ama tümüyle mali sermayededir.” ABD’de başlayan ve dünyayı saran mali kriz, reel bir kriz görünümü de kazanmış durumda. Emekçiler özellikle ABD ve Avrupa’da evlerini ve emekliliklerini ve bütün kapitalist dünyada ise işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Derinleşen kriz karşısında ABD ve Avrupa’da devlet tarafından açılan “kurtarma paketleri”, çoğunlukla devlet...
Andrey Vladimiroviç Anikin Yazılama Yayınevi – 2008 – 423 sayfa Çeviren: Aydemir Güler Klasikleşmiş formülasyona başvuracak olursak, Marksizmin üç temel düşünsel kaynağı mevcut: Fransız sosyalizmi, Alman klasik felsefesi ve İngiliz siyasal iktisadı… Marksizm, tüm bu düşünce okullarını yerden yere vurarak kendisini var etmiştir. Ama yalnızca bu kadar mı? Elbette değil! Bu sorunun yanıtını bu üçayaklı...
Geçen yüzyılın başında Marksistler “20. yüzyılın sosyalizmi” diye bir kavramla düşünüyorlar mıydı? Dönemin Marksistlerinin emperyalizmden, kapitalizmin yeni ve en son aşamasından bahsettikleri malum. Ancak emperyalizm teorisinden hareketle içinde bulundukları yüzyılın özellikleriyle anılan bir sosyalizm tarifi yaptıklarını sanmıyorum. O halde neden 21. yüzyıl için durum farklı olsun? Üstelik içinde bulunduğumuz yüzyılın kapitalizm açısından yeni bir döneme...
KÜBA EKONOMİSİ: BUGÜNKÜ PERFORMANSA DAİR VERİLER VE YARININ HEDEFLENEN DEĞİŞİKLİKLERİNE İLİŞKİN BİLGİLER AL CAMPBELL Küba ekonomisinin yeni ara başkan Raúl Castro yönetiminde ne yöne gideceği, hem Küba içinde hem de dışında yoğun olarak tartışılmaktadır. Bu kısa bildiri konunun entellektüel olarak tartışılması için gerekli iki başlık olan Küba ekonomisinin bugünkü durumu hakkında ve Küba’nın ekonomik ve...
Der.: Alfredo Saad FilhoYordam Kitap – 2007 – 320 SayfaÇeviren: Emel Kahraman, Şükrü Alpagut, Aslı Zengin, Cihan Gerçek, Defne Orhun, Erkal Ünal, Hasan Böğün Marksist siyasal iktisat ile ilgilenenler bu kitabı oluşturan makalelerin yazarları ile mutlaka tanışmışlardır. Alfredo Saad-Filho, Costas Lapavitzas, Ben Fine, Paul Zarembka, Fred Moseley, Saad-Filho tarafından derlenen bu kitaba katkı koyan “meşhur”...
Günümüz Türkiye’sinde yaşanmakta olan toplumsal çürümeyle anti-Sovyetik ideoloji arasında bir bağlantı kurabilir miyiz? Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı emperyalizmin yap-boz tahtasına çevirdiği, bu coğrafyada yaşayan toplumların emperyalizmin her türlü bozguncu ideolojik girdisine maruz kaldığı söylenebilir örneğin. Bu doğrudur, ama özel olarak anti-Sovyetik ideolojiye, en azından bu düzeyde, bir ihtiyaç yok...
Bir süredir Gelenek’te Türkiye’de devletin çözülmekte olduğuna ilişkin saptamalar yer aldı. Bu tez en kapsamlı ifadesini ise TKP’nin 8. Kongre Raporu’nda buldu. Söz konusu makaleler ve Kongre Raporu’nda belirtildiği gibi çözülme sürecini etkileyen birçok faktör bulunmakta ve süreç kendisini farklı şekillerde yansıtmaktadır. Devleti çözen faktörlerden birisi, devletin kamusal alandan çekilmesine yönelik yapılan müdahaleler...
İşçiler, emekçiler, köylüler, aydınlar tarafından tartışılması, geliştirilmesi ve gerici, işbirlikçi, piyasacı, patron güdümlü anayasa girişimlerine karşı bir seçenek haline getirilmesi için Türkiye Komünist Partisi tarafından hazırlanmıştır. TOPLUMCU BİR ANAYASA İÇİN… SUNUM Türkiye, 12 Eylül faşizmi tarafından dayatılan ve emperyalizme bağımlılık, teslimiyet, eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, çürüme ve cehalet kaynağı durumundaki sömürü düzenini 25 yıldır korumaktan başka...
Giriş Okumakta olduğunuz çalışma bir süredir yayına sunum sırasını bekliyordu. Yazının olgunlaşması için gereken süreçleri de içeren bu bekleme süresi söz konusu sunumun gerçekleşmesini bu zamana kadar geciktirdi. Ne var ki bazen sözün söylenmesini zorunlu kılan bir an gelir. Başka bir deyişle diyalektik olarak gelişen dinamikler eşiğin geçilmesini zorunlu kılar. Bundan dolayı yazımızın ülkemizde bilinen...
Bu yazının kaleme alındığı 2006’nın son günlerinde Türkiye siyasal gündemini bir seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi işgal ediyordu. Kendi payıma yeni yılın başladığı gibi sürüp gideceğine ve Çankaya eksenli bir tartışmanın birinci planda durmaya devam edeceğine inanmıyorum. Elbette cumhurbaşkanlığı seçiminin altı üstü bahar aylarında kapanacağını kastetmiyorum. Kim ne derse desin, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamının siyasal önemi başbakanlığın gerisindedir...