Medyanın yeri ve işlevi tartışılırken miladı burjuvazinin iktidarıyla başlatabiliriz. Bunu yaparken kapitalizm öncesi toplumsal sistemlerde de medyanın işlevinin kimi nüvelerini görebileceğimizi bir parantez olarak belirtmek gerekir. Nüve olmaları nedeniyle parantezi kapatıp bir daha da açmamak niyetindeyim. Çünkü medyayı incelemek için yakın geçmiş ve bugün çok daha verimli bir laboratuvar işlevi görüyor. Kuru bir tarih yazımı...
Onuncu yılını geride bırakmaya hazırlanan Gelenek Kitap Dizisi’nin temel iddialarından birisi, sosyalist hareketin mirasını en ileri unsurlarıyla geleceğe taşımak oldu. Siyasal mücadelemizi bu anlayışla ördük. Eğrisiyle-doğrusuyla sosyalist hareketin tarihini bir bütün olarak sahiplenirken hiç gocunmadık, sosyalizm mücadelesine hayatını adayan bütün devrimcileri, çizgisi ne olursa olsun, yoldaş bildik. Kitap dizimizin bu sayısında portreler köşesinde, Türkiye İşçi...
Aşağıda Ekim ayı ortasında Türkiye’yi ziyaret eden Küba Kadın Federasyonu’ndan Rebeca Cutie’nin, Sosyalist Türkiye Partisi İstanbul İl Merkezi’nde, 16 Kasım günü gerçekleştirilen konuşmasını yayınlıyoruz. Sunuş: 6 Kasım tarihinde kurulacak olan Sosyalist Türkiye Partisi tarafından düzenlendi bu toplantı. Misafirimizin kendisini tanıtmasıyla başlayacağız. Rebeca Cutie: Herşeyden önce bu toplantı için çok teşekkür ederim. Bu toplantıya gelenlere de....
İşçiler, yoldaşlar! Bu ülke on yıl öncesinden çok ileriye gitmiş!…Nereden mi biliyorum? Geçen gün tiyatroya gittim; oradaki bir seyirci söyledi. Nedeni izlediğimiz oyunda sahnede hem kızıl bayrakların görünmesiydi, hem de bir erkek oyuncunun seyircilerin önünde külodunu çıkarması. Oyunun adı “Mösyö Butterfly”, yazarı David Henry Hwang. Kültür Devrimi döneminde Çin’de kadın kılığında bir erkekle bir Fransız...
Gelenek: Sohbetimize konunun kökeni itibariyle bize çok önemli gelen bir nokta ile, kadının ezilmişlik sürecinin başladığı momentin değerlendirilmesi ile başlamak istiyoruz. Bu konuda asıl antropologlar ve sosyologların çalışmaları ve teorileri var. Biz de daha çok bunlardan öğrendiklerimiz üzerine fikir beyan ediyoruz. S. Özbudun: İnsanlık tarihinin başlangıç noktası geçmişe doğru geriletilebilecek bir şey. İnsanlık şu tarihte...
“Kapitalist sistemin yıkılışından sonraki cinslerarası ilişkiler konusunda öngörebileceklerimiz temelde olumsuz bir karakter taşıyor ve çoğu durumda neyin ilga edileceğiyle sınırlı. Ancak yerine ne getirilecek? Buna ancak yeni kuşaklar karar verecek: Hiçbir zaman parayla ya da başka bir kudret aracıyla bir kadını satın alamayacak olan erkekler ve gerçek aşk dışında hiçbir nedenin kendini bir erkeğe vermeye...
“Ve kadınlar bizim kadınlarımız korkunç ve mübarek elleri ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz   ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle...
Okuru kadın, sevgi ve cinsellik olguları üzerinde uzun uzun düşündüren bir kitap daha yayınlandı. Duygu Asena’nın Kadının Adı Yok adlı eseri, yayınlanır yayınlanmaz liste başına yerleşen, ilk baskısı bir haftada tükenen ve şu ana dek ona yakın baskı yapacak denli tutulan bir kitap oldu. Başlarken aktaracağım ve kitabın arka yüzünde yazılı şu sözler, kanımca, Duygu...