1980 yılında bütün dünyada Lenin'in doğumunun 110. yılı kutlanmıştı. Dönem, reel sosyalizmin prestij erozyonunun başlamadığı bir dönemdi. Dünyada en çok okunan yazar olması yeryüzünde sınıf mücadelesinin adının anıldığı her yere içkin olması, Vladimir İlyiç'in "devletli" konumunu ortadan kaldırmıyordu. Öyle ya, Lenin düşüncesi arkasındaki koskoca bürokratik mekanizma, tabular ve zorlamalarla ayakta kalmıştı… Marksizm içi tartışmalarda birkaç...
Yıllardır tartışılıp durulan, yokluğundan şikayet edilen “parti” meselesinde bir eşiğin önündeyiz. Kimi adımların sonuçlarını, ürünleri yakın zamanda herkes görecek. Dolayısıyla ilgili herkes yapılanları, hedeflenenleri somut biçimde, elle tutup gözle görerek değerlendirme fırsatı yakalayacak. Ve elbette bu gözlem ve değerlendirmeler, artık çeşitli dergiler, bu dergilerdeki polemikler, hatta sol dedikodu kulislerinden “kurtulacak”. Süreç yakın bir zamanda kendi...
Türkiye solu, bu kez alışılan kesimlerin dışına taşan bir ölçekte “yasal parti” konusunu gündemine alıyor. Böylelikle bundan yaklaşık 5 yıl önce sınırlı çevrelerde tartışılmaya başlanan “yasal parti”nin, şu anda bir dizi değişik “moment”te ele alınmaya başlandığını görüyoruz. Bu momentlerden birisinde Sosyalist Parti vardır. Kurulma sürecini tamamlamış olan bu parti, maocu çerçeveyi aşabilecek teorik, programatik araçlara...
Türkiye’de solun en önemli güncel görevlerinden birinin yeni bir marksist ekol yaratmak olduğuna inanıyorum. Bu kolay iş değildir. Aynı anda farklı alanlara yayılan çok boyutlu hamleleri gerektirir. Ama, Türkiye sosyalist hareketinin ayakları üstünde dikilmesi ancak bu yöndeki çabalarla mümkün olacaktır. Konuyu zihinlerde oluşabilecek bazı temel soruların yanıtlanması şeklinde ele alıp öyle deşmek istiyorum. Başka deyişle...
Politikada çoğu tartışma konusu bir noktadan sonra zihinsel üretimle altedilemeyecek bir boyut kazanır. Tartışmanın üzerinde yürüdüğü zeminin sunduğu verilerle söylenebilecek olanların tükenmeye başladığı bir noktadır bu. Politikanın, örneğin akademik akıl yürütmeden bir farklılığı, ve açıkçası üstünlüğü de yine aynı noktada ortaya çıkar. Politikada kimi tartışmalar pratiğin açtığı kanallar sayesinde çözüme bağlanır ya da aşılır. Açık...
Devrim treninin lokomotifinin değişmezliği üzerine… Sosyalist demokrasi tartışmaları biraz “sakat” geldi ve “sakat” geçti, gidiyor. Gelişin sakatlığı, bu tartışmaların Türkiye sosyalist hareketinin kendi teorik hattını daha geri mevzilere çekmesinde çok sıradan bir araç olarak ortaya çıkmasından kaynaklandı. Gidiş sakat; onca uğraştan sonra geri mevzinin standart, kendisini iyi ifade eden ve kendi problematiğini sürekli olarak yenileyebilecek...
Yazının başlığına baktıktan sonra “hâlâ mı Ne Yapmalı?” tepkisi verecekler çıkabilir. Tepki iki türlü olabilir. Bir kere, taşıdığı içerik ile Ne Yapmalı‘nın artık aşıldığını ya da iflas ettiğini düşünenler herhalde vardır. Bazıları da, Rus Sosyal-Demokrat işçi hareketinin başlangıç dönemlerine denk düşen bu çalışmanın, özellikle son 30 yıl içinde yoğun deneyimler yaşayan Türkiye sosyalist hareketi için...
Bu konuyu ele almak birkaç nedenle gerekti. Birincisi, bugüne dek ele alınış biçimi gerçekten oldukça sığ bir görünüm veriyordu. Troçkistler doğrunun bir bölümü bile olmayan ama görünene oldukça sadık, bilindik söylemlerinde ısrar ediyorlar: Tamam, Trotskiy’nin siyasi yaşamında örgütsüz, partisiz geçen bir dönem vardır. Ama Trotskiy 1917’de partiye katılmıştır. Üstelik bu tarihten itibaren yazdıklarında parti ve...
Bu çalışmada, leninist politika ve örgütlenme süreçleri ile temel olarak bunların içerildiği leninist örgüt teorisi çıkış noktası alınarak, Türkiye somutunda devrimci sosyalizmin gelişme perspektiflerine ilişkin bazı yakın dönem saptamalarına yer verilecek. Gereksiz yinelemelerden kaçınmak için Gelenek‘te daha önce yeterince ele alınmış kimi noktalara değinmekle yetinilirken, çalışmanın ekseniyle çakışan kimi noktalar açımlanmaya çalışılacak. Bunlara ek olarak...
Diploması tarihi, askeri tarih ya da siyasi tarih… Bunlardan herhangi biri merkeze alınarak tarih yazılabilir. Ancak merkeze alınan hangisi olursa olsun, kimi dönüm noktaları ya da kilometre taşları ana iskeleti oluşturmak durumundadır. Bu çalışmada ne yukarıda anılan türden bir tarih yazımı ne de kendilerinden söz etmemenin olanaksız olduğu söylenen ana iskeletin tümünü ortaya dökmek deneniyor....