Emperyalizm altında proletarya ile burjuvazinin tarihsel karşılaşmasının sonucunu biçimlendiren bir başka belirleyici etken, proletaryanın anti-emperyalist ulusal kurtuluş hareketlerini kendi müttefiki yapabilmesiydi. Yeni tarihsel koşullarda, Lenin ulusal sorunun ve ulusal kurtuluş hareketlerinin sorunları ile bunların işçi sınıfının tarihsel misyonu açısından öneminin derin ve kapsamlı bir çözümlemesini yaptı. Lenin’in ulusal ve ulusal-sömürgesel sorunlar alanındaki düşünceleri devrimci Marksist...
Marksizm-Leninizm, her şeyden önce, proletarya devriminin teorisidir. Marksizm-Leninizmin iktisattan felsefeye, tarihten ideoloji çözümlemelerine pek çok alanda söz söylemiş olması, bu gerçeği değiştirmez. Farklı alanlara dönük üretimin temel hedefi, proletarya devriminin teorisini geliştirmektir. Marksizm-Leninizmin çok farklı alanlarda sağladığı teorik üstünlük, marksist-leninist teorisyenlerin kişisel gelişkinliklerinin değil, eksene proletarya devrimini koyan bakış açısının ürünüdür. Dolayısıyla, Marksizmin gelişimini izlerken...
“Marx ve Engels (…) [Alman ideolojisi ile] birlikte idealizmle hesaplaşmalarını geri dönülmez bir noktaya taşımış, tarihsel materyalizmin üzerinde yükseleceği zeminin temel taşlarını yerli yerine oturtmuştur. Bundan sonrası tarihsel materyalizmin bütünsel ve sistemli şekilde kuruluşu, ekonomi-politik çalışmalarının ürünü olmuş(tur)” . Marksist tarih anlayışının doğum sürecinin 1848’de Komünist Manifesto’nun kaleme alınması ile tamamlandığı söylenebilir. Teoriden pratiğe, bilimden...
Reel sosyalizm deneyimi içinde ulusal sorun politikaları kritik bir önem taşır. Bunu herkes kabul edecektir. Büyük olasılıkla da çoğunluk, 1988’de patlak veren ve sonuçta Sovyetler Birliği’ni dağılmasına varan, ama bunun ötesinde tüm dünyada ulusal-etnik mücadelelere start veren “felaket” manzarasında reel sosyalizm deneyimine ne fatura çıkartılması gerektiği sorusunu ilk satıra yazacaktır. Bu çalışmaya, son yılların milli...
Türkiye bir kriz sürecinden geçerken “ideoloji” üzerine yazmanın zamanı mı? Sosyalist hareketin güncel siyasal gündemlerinin yeterince yoğun olduğu bir dönemde başka konu mu kalmadı? Bu tür sorulara verilebilecek bir ilk yanıt, Gelenek’in kendisini güncellikle sınırlamadığı olabilir. Ama böylesi bir yanıt pek yeterli olmayacaktır. Teorik üretimin sınırlarını kesin çizgilerle çekmek her dönem için verimsiz bir çaba...
Alman İdeolojisi’ne geçmeden önce, bu köşenin hangi beklentilerle gündeme geldiği üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Sosyalizm mücadelesinde klasiklere dönük ilgi her dönemde farklı motivasyonların ürünü olmuştur. Yenilgi ve sonrasındaki toparlanma dönemlerinde “klasiklere dönmek” geçmişle hesaplaşma, teori cephesini yeniden kurma kaygılarını yansıtır. “Olağan” dönemlerde kadro eğitim çalışmalarının bir bileşeni olmayı sürdüren klasikler, bunun dışında daha çok siyasal...
Türkiye’de geçtiğimiz yıl artık burjuvazinin de pembe tablolar çizmeye gücü ve yüzü kalmadı. Bu ülkede siyasal-toplumsal yorum için her ağzını açan söze bir krize değinerek başlıyor. Kriz, çoğunlukla bileşenlerinden bir tanesine, Kürt sorununa indirgenerek açıklansa da varlığı genel kabul gören bir olgu haline gelmiştir. Bu yazı da sözü edilen genel kabulü paylaşıyor. Ancak burada mevcut...
Sosyalistlerin bu ülkede mevcut güç dengelerine bakarak siyaset yapmamaları gerektiğini yazdığımızdan beri sadece iki ay geçti . Sosyalist hareketin taşıdığı sıçrama potansiyeli üzerinden perspektif üretilmesinin hareketi devrimcileştireceğini söylemiştik. İki ay içerisinde kriz dinamikleri önemli bir ivme kazandı. Bu dinamiklere tersinden bakarsak, son derece önemli iki sonuçla karşılaşırız. Bu iki sonuç, somut durumun somut tahlilini verili...
Mevcut kriz dinamiklerinin yoğunlaşması ve kendilerini giderek daha açık şekillerde göstermesi, krizin varlığı konusundaki tartışmaların hızla aşınmasına yol açtı. Kriz saptamasının öznel yetersizlikleri kapatmanın bir aracı olarak kullanıldığını iddia edenler bile, sözlerine kriz nesnelliğine işaret ederek başlamak zorunda kalıyor. Elbette, sosyalist hareket açısından asıl önem taşıyan, krizin varlığı konusundaki uzlaşmanın çok ötesinde, somut kriz dinamiklerinin...
Şimdi, aslında bu soruya yanıt olarak kısaca ellerinden geleni ardına koymazlar demek mümkün. Daha ciddiye alırsak, bu temel sorunun altında marksizmin kavrayışından varolan ülkenin kavramsallaştırılmasına, ideolojiye, siyasete, altyapıya biçilen rol ve genel olarak sosyalizmden ne anlaşıldığına dair formasyonun toplamı yatar. Zaten, sosyalist hareketteki bütün temel ve meşru ayrımlar bu soruya verilen cevaplardan yola çıkmıştır. Gerçekten...