Sosyal demokrat partiler, Avrupa’da işçi sınıfının bilimsel partileri oldukları dönemlerde, işçi sınıfı ile olan ilişkilerini oldukça sağlam temeller üzerine oturttular. Çok büyük ideolojik sapmalara rağmen günümüze dek işçi sınıfı ile olan ilişkilerini de korudular. Sosyal demokrat partiler günümüzde de sermayenin yaşamını koruyabilmek için burjuvazinin devamlı gelişen ihtiraslarına, akılcı bir çözümle set çekerek, işçi sınıfı ile...
Ulusal sorun, ya da daha geniş bir ifadeyle Marksizmde ulusallık konusu teorik bir düzlemde ele alınabilir mi? Bu soruya her konunun teorisi yapılabileceğini söyleyerek olumlu yanıt verilebilir. Ama genel geçer yanıtların yine genel geçer bir düzeyde kalarak işlevsizleşme riski vardır. Yanıtı ne denli açık görünürse görünsün, yukarıda konulan türden bir soruya bile daha ayrıntıda yaklaşmakta...
Gelenek kitaplarında en çok ele alınan konulardan biri de demokratlık ve sosyalist kategorileri oldu. Demokrasinin sınıfsallığı çeşitli açılardan tartışıldı. Sol içinde oldukça yaygın olduğu gözlenen “önce demokrat olmalı” bakışına yeterince eleştiri yöneltildi. Eleştirilen çok kısaca soyut bir hümanizm ile başlayıp demokratlık basamaklarını tırmanarak sosyalist olunacağı şeklindeki yaklaşımdır. Siyasal programatik projeksiyonu aşamalı devrimde sonlanan bu bakışın...
Bir dilek ya da olasılık biçiminde kesintisiz devrimden söz eden ilk Marksist bizzat Marx olsa gerek. Manifesto’daki o meşhur pasajın başta Plehanov olmak üzere dönemin ağır topları tarafından nasıl ele alındığını görmek bu tartışmaya daha sonra katılan genç kuşağa devrolanları saptamak ve nihayet sözü geçen genç kuşağın neyi savunduğunu anlamaya çalışmak sanırım doğru bir yöntem...
”Emredin ne emrederseniz yok edin beni özgürlük yok olmadan.” Robespierre Daha önce bu dizide ileri sürülen Jakobenizm kavramına ilişkin tezlere katkıda bulunmak bu yazının amacını oluşturuyor. Tarihçi Carr “bir yerlerden gelmekte olduğumuz inancı bir yerlere gitmekte olduğumuz inancı ile sıkı sıkıya bağlıdır.”diyor. Bir de Yalçın Küçük’ ün “Aydın kökünü arayan yaratıktır.” sözü var. Tarih bilinci...
Bolşevikler azınlıktı… Ekim devriminden söz eden birçok yazıda hep çoğunluk öne çıkarılıyor. Yaratılan bir imaj var: Bolşevikler önce çoğunluğu kazandılar, sonra iktidarı ele geçirdiler. Yaratılmaya çalışılan bu imajın gerçekle hiç bir ilgisi yok. Bolşevikler “mucize”yi seviyorlar. 17 ile Batı’yı epey şaşırttılar. Batı marksisti için “mucize” olan, Slav marksisti için gerçekliktir. “Böylesine bir mucize nasıl olabilir?...
TKP bugün açıkça ortaya çıktığı gibi tarihinin büyük bölümünü sınıfa kök salmış, bir programı siyasal pratikte de savunabilen bir örgüt olarak yaşamadı. Parti tarihi yazılabilse, bu dönem sınırlı sayıda özverili insanın giderek küçülen bir çevre halinde, daha çok polisiye olaylarla sınırlı yaşantıları ile belirlenirdi. 73 “atılım”ından sonra, 77 yılında üçüncü program ortaya sürüldü. On yıl...
Batıda sosyal bilimler tükenişlerini yaşıyorlar. Bunların başında ise iktisat geliyor. Burada ayrım yapmadan, hem burjuva, hem de marksist iktisadı kastediyorum. Burjuva iktisadı bilimsel anlamda Ricardo’da sona erdi ve Marx tarafından aşılarak yerine oturtuldu. Bilimsel anlamda sona eren burjuva iktisadı varlığını başka biçimde sürdürüyor. Batı üniversitelerinde oynanılmasından büyük zevk alınan bir oyuncak olarak. Ancak, bu kadarla...
Trotskiy isminin yakın dönemde bir güncellik kazandığı doğru. Güncelliğin bir kaynağı Sovyetler Birliği’nde. Kısa bir süre önce SBKP’nin kendi tarihini yeni bir gözle ele alacağının sinyalleri verildi. Yeni değerlendirmenin içinde, boyutları henüz kesinleşmemiş olsa da, Trotskiy’e yönelik bir “iade-i itibar” da söz konusu… Bu uluslararası güncellik kaynağının dışında bir de Türkiye solundan söz etmek gerekiyor....
Faruk Tuna’nın 8 yıllık, Didar Şensoy’un taze anılarına saygıyla… I Faşizm konusunu, hem Avrupa solunun gündemine, hem de Türk solunun tartışmalarına çoğunlukla faşizmin güçlenmesinin ve anti-faşist mücadele pratiğinin teorik üretimden daha öne sıçradığı konjonktürlerde girdi. Söyleneceklere bu saptamayla başlamak, sonda vurgulanacak olanı ilk başta dile getirmek anlamına gelebilir. Gelsin; çünkü bu tartışmanın ve aynı konuda...