Bundan üç ay önce “dost” sorulara yanıt vererek başlamıştık. Şimdi Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) hoş geldin derken, yeni ve yine “dost” sorularla devam edebiliriz. Bu bir yazı dizisi olarak da görülebilir. “Sosyalizm Mücadelesinin Neresindeyiz” ile başlayan ve henüz bağlanmamış olan bir “iç muhasebe” denemesi… Bu iç muhasebenin sonuçlarının yalnızca Sosyalist İktidar Partisi (SİP) ve ardılı...
‘68’in gizli kalmış bir yanı açıklanmamış bir sırrı mı var Konu belki de Türkiye sol hareketinin üzerine en çok laf ettiği başlıklardan birisi olunca akla böyle bir sorunun gelmesi kaçınılmaz. Bugün üzerinden otuz yıldan fazla zaman geçtikten sonra bile kimi temel ayrışmaları ve ideolojik tavır alışlarımızı hâlâ o günkü tartışmalardan çıkan sonuçlardan devraldığımız tarihsel bir...
“Bu savaşın tarafları başını dünyanın tek egemeni olmak isteyen ABD’nin çektiği Atlantik emperyalizmi ile içinde Çin Rusya ve öncü güç olarak Türkiye’nin bulunduğu Avrasya bloğudur.”1 Bu satırları okuduktan sonra devam etmeye gerek var mı Çin ile Rusya’nın ABD’ye karşı bir blok oluşturup oluşturmadıkları bir yana Türkiye’nin bu blokta “öncü güç” olarak yer aldığı iddiasını ciddiye...
Attila İlhan, kendi iddia ve varsayımları bir yana, Türkiye’nin özgün kemalistlerinden biridir. Özgünlüğü kapsamında değerlendirilmeli; kendisini “sosyalist” olarak görür. İçerden sayıp girilmesi kaçınılmaz bir etik tartışmanın önünü hemen almak istediğim için belirtmeliyim: Bizden değildir. Yalnızca etik nedenlerle -ki bunlar hayli önemlidir- değil aşağıda değerlendirilecek ideolojik tercihleri nedeniyle bizden değildir. Özgün olan ve olmayan İlhan’ın özgünlüğünden...
Türkiye’nin içinden geçtiği siyasal süreci değerlendirmek herkes açısından fazlasıyla önemli. En gelişkin örgütlenme biçimi olarak tanımlayabileceğimiz siyasal partilerden, belki şimdiye kadar siyasetle hiç ilgilenmemiş “sokaktaki insan”a kadar hemen herkes ülkenin gidişatına dair doğru ya da yanlış akıl yürütmeye ve geleceği (belki de kendi geleceğini) görmeye çalışıyor. Sosyalist İktidar Partisinin (SİP) değişik yayın organlarında bu süreci...
“Yüzyıldan fazla süren bir ihmalden sonra eski sivil toplum ve devlet konusu yeniden Avrupa siyaseti ile toplumsal kuramında hayati önemi bulunan bir tema haline geliyor. Bu konu ilk kez on sekizinci yüzyılın sonlarında ortaya çıkmıştır. Bundan sonra da belirsizleştiği (veya belirsizlik içine itildiği) ve hemen hiçbir iz bırakmaksızın yok olduğu on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına...
Giriş Nedenleri ve belirlenimleri çerçevesinde anlayabiliyoruz olmakta olanı; olmakta olana hazırlanabilmemizi sağlayan şey de bu “nedensellik-belirlenim” çerçevesinde kurduğumuz bütün oluyor. Tarihselcilik buna denk düşüyor. Amaçsız ve olasılıklara bürünmüş olana şüpheyle; yapmakta olduğumuz “dönüştürme” eylemine güvenle bakmamızı sağlıyor. Yapısalcılar tarihe hiç iyi gözle bakmadılar analizlerini tarihsel bir çerçeveye oturtmayı “bilimsel bir hata” olarak gördüler. Geçmiş zamana...
Yıllarca Türkiye Solu’nun teorik düşünme geleneğinin zayıflığı tespiti yapan Gelenek Dergisi, onca yılın emeğini bir polemik yazısıyla havaya savurmamalıdır. Kuzulugil, Solun genel hatasını tekrarlamış; teorik bir tartışmayı teorik düzlemde değil politik (hatta şahsi) yönden karşılamıştır. “Devrimciler kot pantolon giyer mi” tartışmasını kana bulayan solun bu geleneği devam etmektedir. Bu açıdan; Gelenek’in iyi niyetli ve saygın...
“Şunu söylemek gerekir ki, sözünü ettiğimiz asilzade, boş zamanlarında (yani yılın büyük bölümünde) şövalye romansları okumaya o kadar merak saldı ki, avlanmayı ve çiftliğini yönetmeyi neredeyse tamamen unuttu. Merakı ve bu konudaki aşırılığı öyle bir noktaya vardı ki, dönümlerce arazi satıp, okumak üzere şövalyelikle ilgili kitaplar aldı; bu konuda ne kadar kitap varsa evine yığdı....
Uzunca bir süredir Türkiye solu ve Kürt hareketi üzerinde genel çerçeve itibarı ile “sivil toplumculuk” olarak adlandırılabilecek bir siyasi yönelim etkinliğini arttırmaktadır. Belli bir siyasal temsiliyete sahip bu kesimlerde sivil toplumcu eğilimler güçlendikçe, solu sol yapan değerlerden uzaklaşıldığı özellikle de sınıf eksenli siyasetin terk edildiği ve siyasetin konusu/hedefi olan iktidardan koparıldığı görülmektedir. Bu sürecin de...