Saçak dergisi’nin 39. sayısı… İşte katkıda bulunanlardan birkaç isim: Doğu Perinçek, Helmut Schmidt, Milan Kundera… Birazdan değineceğiz. Derginin yazarlarından Mehmet Gündüz ise aynı sayıda bir “devrimci Marksizm”den söz ediyor. En başta hatırlatalım… Evet, Mehmet Gündüz Saçak dergisinin 39. sayısında “Zemin ve Gelenek Üzerine” üst başlıklı, “Varolan Düzenle Reel Sosyalizm Arasında Sıkışmak” adlı yazısında Zemin ve...
Burjuvaziyi nasıl tanırsınız? Belki de ölüm sonrası, defin öncesi cemaate yöneltilen klasik soruyu getiriyor akla. Ancak bizimki, bu sınıfın doğuş ve ilk gelişim yıllarına ilişkin bir soruydu. Avrupa tarihinin bu yeni, diri ve girişimci sınıfı, yaklaşık 11-12. yüzyıllardan başlayarak, önce ağır- ağır, sonra da çağ yaratan altüst oluşlarla dünyanın gidişine damgasını vurdu. 18-19. yüzyılların Avrupa...
Bu ay “Gelenek Gündemi” ülkemizdeki siyasal yapılanmanın tarihsel boyutlarına kısaca göz attıktan sonra kimi genel teorik saptamaları somut siyasal pratik açısından ele alıyor ve Türkiye’deki siyasal partilerin konumlarına eğiliyor. “Siyasal Kuruluşlar Parti Olabilecekler mi?” başlığı, sanırız “Gündem” yazısının ana temasını da sergiliyor. Gelenek bu kitabında “birey” konusuna bir kez daha eğiliyor. Cemal Hekimoğlu’nun yazısı “Hangi...
Gelenek Kitap Dizisi çıktığından bu yana bir gerçeği sürekli olarak vurguluyor: Türkiye sosyalist hareketi, siyasal bağımsızlığını teorik bağımsızlığı aracılığıyla güvence altına almadıkça “siyaset” üretmekte zorluk çekecek, görüş bildirme kaçınılmaz hale geldiğinde sinir bozucu gerilikteki yaklaşımlarla yetinmek zorunda kalacaktır. Kaçınılmaz görüş bildirme “görevlerimizden” biri olan seçimler, geleneksel mizah şölenimizdir.’ Radyoda, dergilerde “halkımız askeri yönetimi onayladı” (1983),...
Bu kitapta “Gelenek Gündemi”ne son ayların ilgi çekici tartışma konusu “türban”a değinerek başlıyoruz. Kimi sol çevreler başörtüsü konusunu da “sivil toplum” tartışmalarına kattıklarından, gerekli oldu böyle bir değinme. Gelenek özel olarak polemik yanlısı ve meraklısı bir dizi değil; ancak zaman zaman belirli eleştiri ya da sataşmalara yanıt vermek de zorunlu olabiliyor. “Gelenek Gündemi”nin sonunda böyle...
Dördüncü kitabımızla okurlarımızın karşısına çıkarken umut verici bulduğumuz birkaç noktayı vurgulamak istiyoruz: Gelenek, Türkiye soluna ilişkin olarak yaptığı bazı saptamalar ve bu saptamalar çerçevesinde kendine biçtiği, sınırları belirlenmiş misyonlarla yola çıktı. Bu doğrultuda amacı, belirli bir okur topluluğuna ulaşıp gerekli gördüğü mesajları iletebilmekti. Söyleyebiliriz ki, okurlardan gelen tepkiler, en azından belirli bir kesimde Gelenek'in hedeflerinin kavrandığını...
Türkiye’nin özgün bir felsefi-teorik geleneğe sahip olmadığı bugüne dek çok söylendi. Görebildiğimiz kadarıyla, söylenenlere ciddi bir itiraz da yöneltilmedi. Buradan, felsefi-teorik geleneksizlik konusunda genel bir anlaşmaya ulaşıldığı sonucu çıkarılabilir. Öyle sanıyoruz ki benzer bir görüş birliğine, ülkemizin siyasal deneyim alanında aynı yoksulluğu yaşamadığı konusunda da varılabilir. Gerçekten Türkiye’de partili yaşam oldukça gerilere gidiyor. Tüm kısırlıklarına...
Gelenek dizisinin bu kitabı ağırlıklı olarak geleneksel solun bir türlü giremediği, dolayısıyla Yeni Sol’un Türkiye temsilcilerince parsellenen bir alana çeşitli yaklaşımları içeriyor. Özetle, yapı-özne ilişkilerinin değerlendirilmesi, Türkiye’de yavaş yavaş her niyete çiğnenen bir sakız haline – ne yazık ki – gelmeye başlayan Gramsci düşüncesinin sergilenmesi ve galiba “sivil” sözcüğünün bir dönemki olağanüstü çekiciliği nedeniyle, aynı...
1. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa, belki de savaş dönemi boyunca hissedilenden daha sarsıcı bir toplumsal atmosfer içerisine girmişti. Kıtanın doğusunda daha savaş bitmeden olanları, yani kapitalizm açısından sonun başladığını biliyoruz. Ama o dönemde bu gelişme, tüm Avrupa söz konusu olunca, yalnızca “eşitler arasında birinci” bir halka diğer halkaları ateşleyici bir başlangıç olarak görülüyordu. Bavyera’da, Helsinki’de,...
Türkiye solu uzunca bir süredir "sosyalist parti"yi tartışıyor. Yıllar süren bu korunma konjonktürünü kendi öznellikleriyle sınırlı geçiren farklı çevrelerin, bugün ortak bir gündem maddesinde buluşabilmeleri olumlu görülmelidir. "Sosyalist parti" tartışmasını olumlu kılan, katılımın genişliği değil yalnızca. Asıl önemli olan konunun gerçekten bir nesnelliğe, bir ihtiyaca denk düşmesidir. Söz konusu nesnellik ya da boşluk, en genel...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×