Türk solunun en büyük eksikliklerinden biri, çeşitli tartışma başlıklarının içsel bağlarının görülmemesidir. Bunun sonucunda iç tutarlılıktan yoksun görüşler birarada savunulmakta, sosyalist düşünce gereksindiği ideolojik-teorik netlikten uzaklaşmaktadır. Solda politika ve teori adına söz söyleyen, tartışan herkesin bir bütünsellik kaygısı taşıması gerekir. Genel bir ilkeden hareketle savunulabilecek olan bu gerekliliğin altını, burada, solun yaşadığı somut süreçler açısından...
Türkiye’de günlerdir, devletin radyo ve televizyonu dahil tüm basın, hükümet, siyasal partiler, milletvekilleri ve “sade” vatandaşlar, Irak ordusunun katliamından kaçarak Türkiye’ye sığınan yüz bini aşkın sayıda Kürt topluluğunu konuşuyor. Resmi organ ve ağızlarda, bu insanlar hala ya “Irak uyruklu” ya da “topluluk”; ama “kardeşlerimiz”. Türkiye’de resmi ideolojinin ilkelliği bir kez daha su yüzüne vuruyor. Kürtçe...
1988 yılının baharı, yine solda bir hareketliliğe sahne oldu. Nisan ayının son günlerinde İstanbul’da başlayarak diğer kentlere de yaygınlaşan öğrenci eylemleri ve 1 Mayıs kutlama girişimleri bu hareketliliğin iki kanalını oluşturdu. Bu iki kanalın ortak paydası aynı hafta içinde yaşanmış olmaları değil. İkisi birlikte ele alındığında Türk solunun pratik etkinlik açısından bulunduğu noktaya ışık tutulabileceğine...
Toplumsal Kurtuluş dergisi geçtiğimiz yılın yaz aylarından bu yana yayınını sürdürüyor. Türkiye solunda sosyalist sisteme olumlu bir bakışın yanı sıra radikal çizgide ısrar eden az sayıda yayın organından biridir Toplumsal Kurtuluş. Bu iki özelliği birarada yaşatan her çevrenin 1980’ler Türkiye’sinde bir değeri vardır. En başta bunun hakkını vermek gerekiyor. Ancak hemen bir başka noktanın eklenmesi...