Emperyalist-kapitalist sistemin dünyamıza “yeni bir düzen” getirme iddiasıyla son 15 yıllık dönemde izlediği politikalar ve başlattığı girişimler, yeniden toparlanma sürecinin adımlarını atmaya çalışan komünist hareket açısından son derece önemli bir başlık oluşturmaktadır. Komünist hareketin önündeki görevler, birçok yönüyle, geçmiştekinden daha güçtür: Emperyalist sistemin peş peşe gelen girişimlerini dizginleyebilecek karşıt bir sistemin yokluğunda, kitleler üzerindeki etkisi...
Yalnızca dar anlamıyla düşünsel yaşamımızın nereye doğru gittiğini değil, genel olarak siyasetin nasıl yapılandırılmakta olduğunu kavramak için de kitapçılardaki değişimi izlemek yararlı olabilir. Daha geniş mekanlara geçilmesinden, büyük yayın tekellerinin bu sektörü her geçen gün daha etkili bir biçimde denetlemesinden söz etmiyorum. Bu ikincisiyle elbette ilişkili olarak, kitapçı raflarındaki dağılımdaki değişime dikkat çekmek istiyorum. Çocuk...
Türk dış politikası tarihi üzerine üretilen tezlerin çoğu, 1960’lı yılları bir arayış dönemi olarak tanımlar. Buna göre arayışın bir boyutu, ABD ile yaşanan kimi krizlerin etkisiyle dış politikada alternatif ilişkiler geliştirmek ve daha çok yönlü bir çizgi izlemektir. Nitekim 1960’lar Türk dış politikası denildiğinde ilk olarak İnönü’nün meşhur “yeni bir dünya kurulur Türkiye de o...
Ne Türkiye solu ne de burjuva düşünce dünyası içinde Türk dış politikasının doğasını kavramaya, onun tarihindeki süreklilik ve kırılma noktalarını incelemeye dönük derinlemesine bir teorik çalışmaya rastlamak pek mümkün olmuyor. Marksist devlet kuramı çerçevesindeki genel ihtilaflara ek olarak, Türkiye’deki devlet-sınıf ilişkilerinin tarihine dönük teorik bir zenginliğin olmadığı göz önüne alındığında, Türkiye solundaki bu eksikliğin yapısal...
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından Demokrat Parti iktidarına kadar geçen süre, Türk dış politikasının yönelimleri konusunda belki de en tartışmalı dönemlerden biridir. Dönemin dış politikası kimilerine göre “anti-emperyalist”, kimilerine göre ise “göreli özerk” olarak nitelenmeyi hak etmektedir. Bu tür yorumların dayandırıldığı birkaç temel iddia vardır ve yazının bir amacı da bu iddiaların gerçekle ne kadar örtüştüğünü sınamak...
Kemal Okuyan , Mehmet Kuzulugil , Metin Çulhaoğlu , Özgür Şen Metin Çulhaoğlu: Arkadaşlar bugün, Türkiye’de burjuva siyaseti hangi aşamada, hangi amaçları barındırıyor, hangi açmazlarla karşı karşıya, daha ileride bugünden kestirilebilecek hangi açmazlarla karşılaşabilir, genel olarak bunları tartışmak üzere toplandık. Ben toplantıyı yöneten kişi olarak uzun bir girizgah yapmak niyetinde değilim. Sadece diğer arkadaşlarımıza belki...
Marx’ın bilimsel yönteme katkısı oldukça tartışmalı konuların başında gelir. Her şeyden önce Marx’ın bilimsel bir yöntem geliştirdiği saptamasına karşı çıkan birçok insan vardır. Ütopik sosyalizmden bilimsel sosyalizme geçiş olarak adlandırılan teorik sıçramanın bilimselliği veya bir başka deyişle sosyalizmin önündeki “bilimsel” nitelemesi özellikle burjuva ideolog ve bilim adamları tarafından keyfi bulunur. Aslında bu keyfi nitelemesi “bilim”...
Tanımlama ya da tanımlanma-tanınma durumları ile aidiyet duygusu, sınıflı ya da sınıfsız toplumlarda her zaman var olagelmiştir. Esasında bunlar kimlik kavramının iki temel bileşenidir. Ancak, bu iki temel bileşen, özellikle modern-ulusal devletler dönemine gelinceye kadar, iktidar ve uyrukları arasında “ortak kimlik” kurma ve kendini buna göre tanımlama işlevini yüklenmemiştir. Bu durumda kimlik, cemaate ait kendiliğinden...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×