Onuncu yılını geride bırakmaya hazırlanan Gelenek Kitap Dizisi’nin temel iddialarından birisi, sosyalist hareketin mirasını en ileri unsurlarıyla geleceğe taşımak oldu. Siyasal mücadelemizi bu anlayışla ördük. Eğrisiyle-doğrusuyla sosyalist hareketin tarihini bir bütün olarak sahiplenirken hiç gocunmadık, sosyalizm mücadelesine hayatını adayan bütün devrimcileri, çizgisi ne olursa olsun, yoldaş bildik. Kitap dizimizin bu sayısında portreler köşesinde, Türkiye İşçi...
Görmek, göstermek fiilleri ve bunlardan türeyen kavramlar ideoloji dünyasında sıkça başvurulan araçlar. Bu dünyanın diğer yüzünü ise iletmek fiilinden türeyenler oluşturuyor. Çağımızın giderek bir iletişim dünyası olduğu “gerçeği” alışık olduğumuz ideolojik girişlerden. Bu yazıda görmenin, göstermenin belli ölçülerde tükendiği, iletmenin ise yalıtma ile birlikte gittiği yakın zamanlar üzerinde durulacak. Bakmak ve görmek… Birincisi bir edim,...
Toplumsal formasyonu oluşturan üç ana düzey ekonomi, siyaset ve ideolojidir. En genel tanımıyla ekonomik pratik, toplumsal ilişkiler içerisinde doğanın dönüştürülmesi; politik pratik, bu toplumsal ilişkilerin dönüştürülmesi; ideolojik pratik ise ekonomik ve politik varoluş koşullarının insan (veya toplum) tarafından kavranış biçiminin dönüştürülmesi, ya da yeniden üretilmesidir. Sınıflar mücadelesinde, ekonomik ve siyasal boyutların yanında ideolojik mücadele boyutu...
“İdeoloji Üzerine” başlıklı bir önceki yazımda ideoloji ve ideolojik mücadele hakkında görece soyut bir tartışma yürütmüş ve özellikle ideolojik mücadele üzerine daha “elle tutulur” şeyler söylemenin ancak belirli bir tarihsellik yerellik ve sınıf mücadelelerinin somutluğundan hareketle mümkün olduğunu vurgulamıştım. Bu yazıda daha somut ve pratik sorunlar üzerinde duracağım. Ama bunu yaparken “işin teorik tarafı bir...
Sosyalist hareketin dünya üzerindeki gelişimine ışık tutan kimi “dışsal” kaynaklar olduğunu söylersek herhalde kimileri bunu belli edilmeyen bir tepki ile karşılarlar. “Kısaca Mele”lerin kafasında yer etmiş olan tasavvur marksizm leninizmin “haso” marksist leninistlerce (Marx, Engels, Lenin, Stalin, Mao, Çayan, Kaypakkaya, Pol-pot, Kıvılcımlı vb.) geliştirilmiş bir düşünce sistemi olduğu ve sosyalizmin tarihsel temellerinde yalnızca iki sınıf...
 Türkiye bir kriz sürecinden geçerken “ideoloji” üzerine yazmanın zamanı mı? Sosyalist hareketin güncel siyasal gündemlerinin yeterince yoğun olduğu bir dönemde başka konu mu kalmadı? Bu tür sorulara verilebilecek bir ilk yanıt, Gelenek’in kendisini güncellikle sınırlamadığı olabilir. Ama böylesi bir yanıt pek yeterli olmayacaktır. Teorik üretimin sınırlarını kesin çizgilerle çekmek her dönem için verimsiz bir çaba...
İçinde bulunduğumuz dönem, ekonomik krizin derinleştiği, buna bağlı olarak siyasal ve ideolojik dengelerin hassaslaştiğı, bu anlamda burjuva siyasetçilerinin ne yapıp edip aşma çabasında olduğu bir dönemeç niteliğinde. Bu dönemeçte, biri iktidarda (DYP), diğeri muhalefette (ANAP) iki parti, türlü senaryolarla birlikte (ANAYOL ARAYOL gibi) burjuva siyasetinde vazgeçilmez aktörler olarak yerlerini alıyorlar. Türkiye siyasetinde ANAP ve DYP...
Şimdi, aslında bu soruya yanıt olarak kısaca ellerinden geleni ardına koymazlar demek mümkün. Daha ciddiye alırsak, bu temel sorunun altında marksizmin kavrayışından varolan ülkenin kavramsallaştırılmasına, ideolojiye, siyasete, altyapıya biçilen rol ve genel olarak sosyalizmden ne anlaşıldığına dair formasyonun toplamı yatar. Zaten, sosyalist hareketteki bütün temel ve meşru ayrımlar bu soruya verilen cevaplardan yola çıkmıştır. Gerçekten...
Bu çalışma iki ana bölümden oluşuyor. Öncelikle “ideoloji” kavramının Marksizm içindeki iç evrimine yönelik dönemsel bir değerlendirme hedefleniyor. Marx-Engels sonrasıyla başlayan bu dönem Lenin’le noktalanıyor. Yazının ikinci kısmı ise, “ideoloji”nin Lenin’le birlikte bir “savaş alanı” olarak ele alınmasının anlamına ilişkin olacak. Bu sürecin Marx ve Engels’i ele alan dönemi daha evvel “Önce İdeoloji Vardı” adlı...
Her tarihsel dönem anahatlarını, toplum yaşamında yol açtığı değişiklikleri, dilde, sözcüklerde gösteriyor. Sanayi Devrimi yıllarında türeyen endüstri, fabrika, sınıf vb. sözcükler buna en güzel örnek. E. Hobsbawn’ın Devrim Çağı yapıtında aktardığı bu sözcük dağarcığı toplumsal çözümlemeler için bir nevi alfabe özelliğini taşıyor. İçinde bulunduğumuz, 1980 sonrası dönemde ise, uzlaşma (konsensus), globallaşme, söylem .., kulak tiryakisi...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×