Türkiye ilginç bir ülkedir. Türkiye toplumu geçmişinden uzaklaştığı ölçüde, yakın tarihini kimi alanlarda daha yoğun yaşamaya başlar. Çünkü Türkiye’de siyasetin açılımcı zenginliği, ideolojinin döngüsel kısırlığını oluşturur. Aynı nedenle ülkedeki sınıfsal ve siyasal mücadele süreçleri içerisinde, ideolojik formasyonlar, çoğu kez kendi doğal gelişimlerini yaşayamazlar. Bu anlamda pek “bitmezler” de. Siyasetin oynaklığı, aralarından kimilerini, birer parmak tadıldıktan...
İdeoloji ve siyaset, Marksist teoriye ilişkin tartışmalarda özellikle ilgi toplayan alan haline geldi. Gramsci’nin “keşfedilmesi” ve Althusser’in çalışmaları, Avrupa’da tartışmaların odak noktasını oluşturdu. Siyaset ve ideoloji ile doğrudan bağlantılı bir üçüncüsünü, “kapitalist devlet”i de katınca, üstyapı olarak tanımlanan alan büyük ölçüde dolmuş oluyor. Devlete ilişkin tartışmalarda Miliband, Laclau, Poulantzas gibi isimler öne çıkıyor. Böylece, ayrıntılı...
Türkiye’de pek çok sosyalistin din konusunda net sayılabilecek bir görüşü yok. Halbuki bir devrimci çizginin açık seçikliği, din konusundaki görüşüyle de ortaya çıkar. Devrimciler bu konuda nedense ürkek olmuşlardır. Devrimci aydın, teolojik konularda kendini genellikle yetersiz görmüştür. Gereksiz bir komplekse kapılmıştır bu konularda: “Ben din konusunda pek çalışma yapmadım, yeni incelemeye başladım…” Devrimci aydının cevapları...
Avrupa solunu bir kez de Avrupa Komünizmi’ni merkeze alarak incelemek, bu çalışmanın bir amacı. Amacın bu şekilde tespit edilmesinden de anlaşılacağı gibi, Avrupa Komünizmi’nin kendi başına eleştirisi bu çalışmanın temel motifi olmayacak. Daha çok ortaya çıkış nedenlerini, neyin evrilmiş hali olduğunu gerilere giderek incelemeye çalışacağım. Bununla birlikte çizilen çerçeve içinde Avrupa Komünizmi anlatılırken bir göz...
İçeriği henüz belirlenmemiş bir “Yeni Düşünce Tarzı” kavramı var. Bilimcisinden politikacısına kadar, apayrı konuları ve nesneleri olan insanlar, karşılarına çıkan ve çözmekte zorluk çektikleri sorunları ancak “yeni bir düşünce ya da yaklaşım tarzı” olursa çözebileceklerini, giderek daha yoğun biçimde ifade ediyorlar. Bu aynı zamanda, insanların nitelikçe farklı ve eski yaklaşım biçimleriyle çözemeyecekleri yepyeni sorunlarla karşılaştıkları...
Türkiye solunda nihai hedefin yani sosyalizmin vurgulanması neredeyse bir “garabet” olarak görülmeye başlandı. Nihai hedefin vurgulanması 1961-1971 döneminde de belirli çevrelerden tepki alırdı. Gerekçe şuydu: Türkiye’de ürkütülmemesi gereken millici güçler vardı bunlar “cephe”ye katılmak üzereyken sosyalizm hedefini yineleyip bir çuval inciri berbat etmenin alemi yoktu… Benzer kaygıları bu kez burjuvazinin demokrat olduğu varsayılan kesimlerinden hareketle...
Faşizm ve ekonomi politik… Marksist ekonomi politik ile III. Enternasyonalce üzerinde en son mutabık kalınan faşizm tahlili yanyana getirilince ne yazık ki faşizmin ekonomi politiği çözümlenmiş olmuyor. Çünkü böylesi bir arayışın içine sanıldığından çok daha fazla konjonktürel zorunluluklar siyasi parametreler ve teorinin kendi içinde taşıdığı eşitsizlikler siniyor. Bugün bilimsel sosyalist gelenekte iktidar perspektifi dışına düşmüş...
Türkiye sosyalist hareketinde önemli günler yaşanıyor. Son bir ayda sol, günlük basının sütunlarından düşmez oldu. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile Türkiye İşçi Partisi (TİP), yurtdışında başlattıkları birleşme sürecine (TBKP) ek olarak, parti çalışmalarında bulunmak üzere iki liderini Türkiye’ye gönderme kararı aldı. Bu satırlar yazıldığı sırada Haydar Kutlu ve Nihat Sargın’ın Türkiye’ye dönmeleri bekleniyordu. Geliyorlar… Gelecekler…...
Ortodoks marksist teoriyi öne çıkarırken, devlet, ideoloji, öznel güç gibi, ortodoks çerçevede üstyapısal olarak ayrıştırılan kategorilerin iç dinamiklerini merceğin altına sürmek… Batı solunda, paradoksal gibi görünen bu iki çabayı birarada üretmeye çalışanların siyasi çıkışsızlığına mahkum olmadan, bunu becermek olanaklı mı? Yaratıcılık ve ortodoks teoriyi aynı potada birbirlerini eritmeyecek biçimde yan yana getirmek, gerçekçi bir teorik...
 “Bugün, devrimci hükümet, Robespierre, Saint-Just, vd. hakkında, bir zamanlar çok karamsar olmakla yanıldığımı açık yüreklilikle itiraf ediyorum… Robespierizm demokrasidir, ve bu iki sözcük bütünüyle özdeştir: Bu yüzden, Robespierizmi kaldırarak, kesinlikle demokrasiyi kaldırmış olursunuz Fransız Devrimi’nin yarattığı dalgalar sosyalizmin öncülerini de besledi. İlk önce ortaya atılanlar ve en tanınmışları, Roux, Leclerc, Varlet, Babeuf, Ruonarotti… Babeuf yukarıdaki...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×