Türkiye, yeni yoluna arızalı bir motorla devam edecek Egemen sınıfın tüm kesimlerinden “deniz bitti” sözünü duymak mümkün hale geldi. Artık neredeyse mafya bile bu sözleri sarf edebilir cesarette. Türkiye’nin enflasyondan vazgeçme ve paylaşımı, üretim artışının önünü kesmeyecek biçimde yeniden düzenleme operasyonuna giriştiği, bu operasyonda da krizi, kriz yönetimini, emperyalist merkezlerin yönetim ve yönlendirme aygıtlarını...
İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren bugünkü Avrupa Birliğini oluşturan dinamiklerin gelişimini değerlendirir misiniz?.. Özellikle ekonomik durum, sosyal haklar gibi kategoriler çerçevesinde. Bir de ABnin kalkış noktalarıyla bugünkü genişleme tercihlerini karşılaştırır mısınız? Evet Avrupa Birliği’nin Roma Anlaşması’na hatta ondan önce Kömür Çelik Birliği’ne kadar uzanan 50 yıllık bir tarihi var. Kömür Çelik Birliği’nin mantığında Almanya’daki kömür...
Bu yazı, başlığının da söylediği gibi, daha çok bir giriş yazısı. Türkiye ekonomisinin güncel krizinin farklı boyutları, Gelenek’in önümüzdeki sayılarında ayrıntılı olarak tartışılacak. Bunun bir “gecikme” anlamına geleceği düşünülebilir. Ama birincisi, eğer Türkiye ekonomisine borsacılar gibi at gözlükleriyle bakmayacaksak, krizi tarihsel bağlamına yerleştirmemiz gerekiyor. İkincisi, Türkiye kapitalizminin bugünkü krizi, anlık bir kesintiden ibaret değil. Krizin...
“Uluslararası sistem Sovyetler Birliği’nin ortaya çıktığı 1917 yılının öncesine dönmüştür.” (SİP Konferansı) 1917 Devrimi’nin öngününde dünya halkları savaştan kırılıyordu. Öte yandan insanlık sosyalist devrimin öngünündeydi. Barbarlık ile sosyalizm birbirlerine ilk kez bu denli bitişmişlerdi. Açık söylemek gerekirse, uluslararası sistemin geçtiğimiz yüzyılın başlarını hatırlatması bu muazzam karanlık ile büyük aydınlığın her ikisine birden işaret etmektedir...
“Gelişmelerinin belli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar.” “Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı”nın önsözündeki bu...
“Çağımız emperyalizmin egemenliği ve sosyalizme geçiş çağıdır!“ 20. yüzyılın başlarında ve 20.yüzyılın en büyük örgütçüsü tarafından geliştirilen bu saptama, sosyalist hareketlerin somut analizlerine yıllardır kılavuzluk etmekte. Ancak yüzyılın son on yılında, reel sosyalist iktidarların elden bırakılmasının yarattığı umutsuzluk dalgasıyla saptamanın sadece birinci kısmının sabitliğini koruduğu görüntüsü oluştu. “Çağımız emperyalizmin egemenliği çağıdır.” Tüm solcu-sosyalistler için...
Bir kez daha kriz kavramı üzerinde duran bir çalışma… Ancak son zamanlarda Gelenek’te yer verdiğimiz çalışmalar, çoğunlukla Türkiye’nin güncel süreçlerini odak aldı. Bu kez ufkumuzu önce bir ölçüde genişletip, 1990’ların sınıf mücadelelerinden bağımsızlaşacak ve ülkemizde tarihsel/yapısal anlamda işlerlikte olan kriz mekanizmalarına bakmayı deneyeceğim. Sonra bugüne geri dönmek ve solun görevlerini kısaca tartışmak üzere… Kriz tasviri...
Sendikal hareketin krizinden söz edeceğiz: Bu krizi açıklarken, kapitalizmin kâr oranlarının düşme eğiliminden, sermaye sınıfının bu eğilime ürettiği yanıtlardan; işçi sınıfını her daim daha fazla sömürmek zorunda olmasından, bunu gerçekleştirmek için sadece emek sürecindeki ve iş organizasyonundaki değişikliklerle yetinemeyeceğinden; sınıfı, ideolojik, kültürel ve siyasal olarak sürekli daha fazla kuşatmaya çalışmakta olduğundan; bu arada zoru ve...
Dünya kapitalizminin maddi temellerinin üzerine kurulu olan siyasi üstyapı karmaşık bir bütün oluşturuyor. Bu yapının temel bileşeni, sistemin yerel ve bölgesel coğrafyalardaki tıkanıklıklarını açmak ve krizleri yumuşatarak emperyalist dünya sistemini derinlemesine büyütmek, yeniden üretiminin sürekliliğini sağlamaktır. Bu anlamda emperyalist sistemin liderliğine atfedilen bilincin bir miktar soyut ve göreli olduğunu kabul etmek gerekiyor ama bu sistemin,...
“Tek tek bireyler ancak başka bir sınıfa karşı ortak bir savaşım yürütmek zorunda oldukça bir sınıf meydana getirirler; bunun dışında rekabet içinde birbirlerine düşmandırlar.” Marx-Engels 99’un ilk aylarında Türkiye’de “kriz” emekçi sınıfları vururken, sınıf mücadelesinin krize bağlı tümel bir yükselişe geçtiğine ya da geçeceğine ilişkin bir belirti ne yazık ki hâlâ yok. Bunca olanağa...