Elimizde, Sovyetler Birliği ve Küba ile birlikte, bakmamız gereken oldukça zengin bir deneyim birikimi var. Tekil örnekleri beğenelim beğenmeyelim, sosyalizm döneminde Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nden, Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti’ne, Polonya Halk Cumhuriyeti, Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Macaristan Halk Cumhuriyeti hatta Romanya Sosyalist Cumhuriyeti’nde dahi kadının eşitlik ve özgürleşmesi adına verilen mücadele programının incelenmesi ve bu deneyimlerin önemsenmesi gerekiyor....
Küba’da devrimin özgünlüğü üzerine çok şey söylendi. Küba devrimi, gerilla mücadelesine dayalı stratejisiyle Avrupa’daki işçi sınıfı devrimlerinden, kentli işçi sınıfı hareketiyle buluşma becerisiyle Latin Amerika’nın gerilla mücadelelerinden farklılaştı.  Fidel ve arkadaşları sosyalist devrim için yola çıkmadılar; Batista’ya ve onun temsil ettiği yolsuzluk, adaletsizlik ve baskı düzenine karşı yurtseverlik bayrağı altında radikal demokratik bir mücadele başlattılar....
Küba Devriminin 17 Mayıs 1959 tarihli nihai Toprak Reformu Yasası dünya tarihi açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Yasa, yalnızca 1953’teki Moncada Kışlası saldırısı sonrasında, Fidel’in tarihi savunmasında aktardığı, devrimden sonra hemen yürürlüğe koyacaklarını açıkladığı 5 temel ilkeden 2’sinin hayata geçmesi olmadı, aynı zamanda Küba’nın gelecekteki devrim mücadelelerine sunduğu en özgün katkı, “muhtemelen bu kadar...
Solun siyasi ve toplumsal tarihinde yıldönümü çok. Takvimde işaretlemeye kalksak her güne birden çok yıldönümü, anma bile düşebilir. Yıldönümleri çok, ama bu tür günlerin, anmaların geçmişte yaşananları ve günümüze yansımalarını anlamamıza aracı olduklarını söylemek her zaman mümkün olmuyor. Anmalar, geçmişi, daha çok geçiştirmeye yarıyor. Bu aralar ise birkaç on yıllık değil yüzyıllık, 150 yıllık ve...
Sloganlar, öznenin parçası olduğu nesnelliğin üzerine attığı boya gibidir. Boyanın döküldüğü yerde zemine renginizi çalarsınız ve zemin artık eski zemin olmaktan çıkar, sizden de bir renk taşır. Boyanızı bazen bugünün arızalı parçaları üzerine atarsınız, düzeni teşhir etmek için; bazen de döner dünün mücadelelerine, kavramlarına, örneklerine atarsınız boyanızı, onları bugüne taşımak, ‘başka türlüsü mümkün’e işaret etmek...
Bir 19. yüzyıl kıta Avrupası düşünürü olarak G.W.F. Hegel’in günümüzde Türkiye’de yürütülen Anayasa tartışmaları esnasında yeniden hatırlanması şaşırtıcı mıdır? Düşünürün genel felsefi kuramına içkin olarak geliştirdiği devlet ve sivil toplum yaklaşımının kendisinden sonraki kuşaklar üzerindeki etkisi düşünüldüğünde bu sorunun cevabının olumsuz olduğu aşikâr. Hegel’in felsefesi mantıktan, doğa felsefesine, etiğe, hukuka ve siyasetin başlıca kavramlarına değin...
Laik sözcüğü için sözlükler “halka ait olan” anlamını veriyor ve kökenini Latince laicus, Yunanca laikos’a dayandırıyor. Ölü bir dil olan Latinceden türemiş dillerde halk sözcüğü bu kökten ayrılmış, ama günümüz Yunancasında laos olarak kullanılıyor. Türkiye laikliğiyle veya Kemalist laiklikle sık sık eşleştirilen Fransız laisizminin şekillenmesine emek verenler arasında bazı Marksistler de sayılır. Bunların başında gelen...
Gezi Parkı, Sultan Bayezıd Vakfı’na devredilmekle yalnızca park teslim alınmadı.[1] Çok daha vahim bir durum karşısındayız; II. Mahmut’un başlattığı dinsel otoriteye karşı mücadelede yenik düştük. Şeyhülislamlığa giden yolda bir adım daha atıldı. Mazbut vakıflar canlandırılıyor. Dahası var: Hazine, belediye, özel idareler ya da köy tüzel kişiliği mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıklarının gizlice mazbut vakıflara devredilmeye...
Son zamanlarda toplumların siyasal açıdan neredeyse aynılaştı. Öncesinde var olan birçok ayrım silikleşti. Dünyaya büyük oranda sağcı politikacı ve politikalar hâkim. Arada göze çarpan farklılıklar ise sadece ekonomik güce daralmış durumda. Diğer ülkelerle kurulan düşmanca ilişkiler, içeride uygulanan baskıcı politikalar, benzer politikacılar arasında gidip gelen seçimler, farklı ülkelerin birbirine benzeyen ancak modern dünyanın beklenen kültür...
Bugün[1] kadına yönelik şiddet başlığı altında birikenlerin niceliği ve yoğunluğu, konuşarak tüketilebilecek düzeyi çoktan aşmış durumda. Nesnellik, iktidarı aldıktan sonra dahi uzunca bir süre, komünistleri bu konuyla meşgul edeceğe benziyor. İşte bu sebeple, bizim bu başlığa dair tüm biriktireceklerimiz, hem sosyalizmde elimizi rahatlatacak hem de iktidar mücadelemizde, uygun müdahale araçları geliştirmek için nesneyi anlamamıza yarayacak....
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×