Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Çehreler Taner Timur İmge, Ankara, 2006, 190 sayfa Bir devletin, hele hele 600 seneden uzun bir sürede, “üç kıtada at koşturmuş” bir imparatorluğun çözülüş döneminde “aykırı” olmak ne anlama gelir? İmparatorluğun küçük bir coğrafyaya doğru geri çekildiği, dış borçlar altında ezildiği, emperyalist aşamaya geçmiş devletlerin paylaşım sahası haline geldiği, yalnızca...
Osmanlı hanedanının son muktedir temsilcisi, yüzyılların birikimi ve sınıf çıkarlarının bilinci ile yüklü II. Abdülhamid’in canını ve mülkünü, yani Osmanlı ülkesini ayakta tutma mücadelesinin tarihi oldukça trajiktir. Trajik olarak görmemizin sebebi bu tarihin aynı zamanda Osmanlı halklarının esir ediliş tarihi oluşudur. Sıklıkla rastladığımız Abdülhamid’e yönelik empatik yaklaşımlara ise soğuk bakmaktayız. İnsanlığın, kendi kurtuluşu yolunda ne...
Bir kavram olarak “popülizm”, kullanıcısını uğraştıracak kimi karışıklıkları da beraberinde getirir. Öyle ki, bu kavrama ilişkin olarak yapılabilecek en genel, ancak gene de belirli bir anlam taşıyan tanım bile, özgül bir tarihselliğin ve mekânın izlerini taşıyacaktır. Zaman ve mekân çağrışımı dolaylılaşıp silikleşmiş bir popülizm tanımı yapmak güçtür. Bu konuya daha sonra yeniden döneceğiz. Ancak, popülizm...
1917’de Rusya kaynarken, Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunduğu I. Savaş -eğer sonu 1918 kabul edilirse- hâlâ bitmemişti. Bir yıl sonra Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Anadolu için sancılı bir dönem başladı. Savaşın bu coğrafyada 1922’de sonlandığını varsayarsak, çalkantılarla geçen dört yıl incelenmesi gereken büyük bir mirası geride bırakmıştır. Mücadelesiyle, yenilgileriyle, uzlaşmalarıyla ve sonunda Kemalist önderliğin zaferini ilan...
Geçiş dönemleri ve tarihsel dönüm noktaları pek çok soruyu beraberinde getiriyor. İlkin söz konusu geçişin tanımlayıcı karakterine ilişkin tartışmalardan başlayarak. Süreklilik ve kopuş tartışmalarından bahsediyoruz. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş bir kopuş mudur? Eğer öyle ise bu kopuş, resmi tarihin iddia ettiği gibi gerçekten sui generis midir? Eğer bu geçişi tanımlayan kopuş değilse, böyle bir kopuş çağdaş...
Serpil Çelenk GüvençDaktylos Yayınevi (2008)Türkiye sol tarihi söz konusu olduğunda yapılan araştırmaların daha çok belli partiler ve onların siyasi ve örgütsel konumlanışlarına ya da bu tarihte önemli rol oynamış isimlere yoğunlaşıldığını biliyoruz. Bu alanda yayımlanan kitapların sayfalarında TİP, TKP, Yön dergisi, Dev-Yol, THKO gibi yapıların tarihlerine dönük çalışmalara ya da bu örgütlerde yer alan/almayan önemli...
Burjuva devrim sürecine ve bu sürecin ürünlerine kolaycı yaklaşımları sevmeyiz. Kolaycılıkla işin içinden çıkılamıyor çünkü… Türkiye’nin kapitalistleşme süreci, işin sahibi burjuvazinin bile devrim diye adlandırmaktan kaçınmaya çalıştığı ölçüde ağır aksak yaşanmış, burjuva aydınlanma süreçleri pek yüzeysel geçmiştir. Buna karşılık bugün geleceğe uzanmak isteyenlerin bu tarihi miras olarak sahiplenmemeleri olacak şey değildir. Dahası eksikli ve tartışmalı...
“Türkiye’nin Düzeni” (1968) 1960’lı yılların en önemli çalışmalarından biridir. Çalışmanın önemi, siyasal konumu ve bağlanması net bir yazarın (Doğan Avcıoğlu), en titiz akademisyenlerin bile dudak bükemeyecekleri bir bilgi ve belge zenginliğini okura sunmasından kaynaklanır. Okurun, bu bilgi ve belge zenginliğinden “stratejik ipuçları” çıkarması hiç de güç değildir. “Türkiye Üzerine Tezler” (1978) ise 70’li yılların en...
İsmail Hakkı Çıtak Yoldaş’ın anısına, saygıyla… “…Bir sosyalist devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti, ülkede yaşayan tüm uluslardan işçilerin, emekçilerin, köylülerin, aydınların ortak çabasının ürünü olacaktır. Sosyalist cumhuriyet, yüzyıllardan bu yana bu coğrafyada boy atmış bütün ilerici atılımların, bu atılımların öncü gücü olan toplumsal hareketlerin, halk kahramanlarının mirasını devralıp gelecek kuşaklara taşıyacaktır. Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı...
Türkiye nerededir? Türkiye’nin geleceği nerede aranmalıdır? Liberal ve ulusalcı taşmalar solu bu sorular karşısında kötürümleştirmişe benziyor. Doğu/batı denkleminde kaybolmaktır bu. Çok değil, bundan 6-7 yıl öncesinde ABD buralarda tozu dumana henüz katmadığı sıralarda, “Bunlar Irak gibi olalım isterler”i liberal ağızlardan çok duyardık. Irak, Irak olmaktan çıktığı oranda bir referans olmaktan uzaklaştı elbette, ama liberalizmin sol...