Lenin’in Ekim Devrimi’nden hemen önce kaleme aldığı çok bilinen, çok alıntılanan Yaklaşan Felaket isimli çalışmasının ilk bölümünün başlığı “Açlık Yaklaşıyor”dur. Lenin, burada tüm sistemin çöküşünden kaynaklı olarak halkın karşı karşıya kaldığı fiziksel açlıktan bahsetmektedir. 2016’ya baktığımızda da siyaseten sol adına yeni bir “felaket”in hazırlandığını, Türkiye’de bir “liberal açlık”ın büyümekte, daha doğrusu büyütülmekte olduğunu söylemek mümkün....
Yazdıkları mektuplarla tarihe geçecek partiler var. Bunlardan birisi de ABD Komünist Partisi (ABDKP). Parti’nin mevcut genel sekreteri John Bachtell bu yılın başlarında (22 Ocak 2015) bir açık mektup yayımlayarak başkanlık seçimlerinde Obama’nın partisi olan Demokrat Parti’yi (DP) destekleyeceklerini ilan etti.  Bachtell, mektubuna şöyle başlıyordu: “Son zamanlarda gittikçe daha fazla duyduğum bir nakarat var: ‘Ülkede emek-eksenli...
Türkiye’de neler oluyor? Bu yazının basit bir amacı var: Bu soruyu yanıtlamak için tarihsel bir çerçeve çizebilmek. Bu nedenle marksist tarihyazımında kritik önemdeki kimi kavramlara kısaca göz atmak gerekiyor. Zira Türkiye tarihinin ancak ve ancak Türkiye’nin özgüllükleri ile evrensel gelişim arasındaki ilişkinin sağlıklı kurulması ile anlaşılabileceğini düşünüyoruz. Bu bağlamda nereden başlamak gerekir? Türkiye’de çok cephesi...
Türkiye solunun bir bütün olarak otuz yılı aşkın süredir bariz bir gerileme içinde olduğunu söylemek çok da matah bir tez olmasa gerek. Yenilgi ve gerileme birer vakıa olarak ortadayken, bu uzun süreli gerilemenin kendisinin solun üzerindeki bozucu etkisinin hakkıyla analiz edilmediği kanaatindeyim. Bu yazı, üzerinde fazlaca durulmamış bu noktayı kendisine başlangıç noktası edinerek yola çıkıyor...
Geçiş dönemleri ve tarihsel dönüm noktaları pek çok soruyu beraberinde getiriyor. İlkin söz konusu geçişin tanımlayıcı karakterine ilişkin tartışmalardan başlayarak. Süreklilik ve kopuş tartışmalarından bahsediyoruz.  Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş bir kopuş mudur? Eğer öyle ise bu kopuş, resmi tarihin iddia ettiği gibi gerçekten sui generis midir? Eğer bu geçişi tanımlayan kopuş değilse, böyle bir kopuş çağdaş...
“Milyonluk bir kentin türlü duraklarında Durdu baktı şakırdayan yağmura Yoktu ama su” “Ve yakında küçük bir itki, çığı harekete geçirmeye yetecek...” Engels, 1845 tarihini taşıyan ve ilk eserlerinden olan İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu kitabına bu öngörü ile son veriyor. Sonrasında kitaba ilişkin “cesurca bir umutla yazılmış” dese dahi, söz konusu “cesurca umut”, 19. yüzyılda kapitalist...
Öyleyse Yaz ilk sayfanın en üstüne İnsanlardan nefret etmiyorum Haddimi aşmadığım gibi Ama gaspçının gözleri Dikilirse benim ekmeğime Kork… Kork… Açlığımdan ve öfkemden Mahmut Derviş, Kimlik Kartı Yahudiler emekçi halkın düşmanı değildir. İşçilerin düşmanı tüm ülkelerin kapitalistleridir. Yahudiler arasında emekçiler mevcuttur ve bunlar çoğunluğu oluştururlar. Onlar tıpkı bizim gibi sermaye tarafından ezilen bizim kardeşimizdir; onlar...
Öfkemiz sevgiye benziyor, şimdi sevgimiz öfkeye Ve tartışmaya çevirdiğimiz deniz ölüler bırakıyor Çıplak ölüler Birbirine kenetlenmiş çöpler halinde Edip Cansever “Saate Bakmak”     Giriş Bu yazımızda Yahudiliğin tarihinden ve İsrail’in siyasal anlamından yola çıkarak Ortadoğu’daki çelişkinin tarihsel içeriğini gösterebilmek niyetindeyiz. Bizi bir tarih yazısı kaleme almaya iten pek çok nedenin olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan en...
“Bir derinlik hayaline saplanmış budalalar olduğumuz için gizli olanı arıyoruz. Gerçekliğin dayanılmaz buradalı-ğını görmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Bir an bunu kafamıza kazıyabilsek, kurtuluruz. Belki de deliririz. Oysa biz fikirlerin arkasına sığınıyoruz. Fikirler! Domuzların bile fikirleri olabilir.” Terry Eagleton, kötümserliğin filozofu Wittgenstein’ı bu şekilde isyan ettiriyor “Azizler ve Alimler” isimli romanında. Bilimin ve felsefenin gereksizliğine...
1930’larda Cambridge’de genç bir öğrenciyken en yetenekli genç kızlarla erkeklerin pek çoğu Komünist Parti’ye katılmıştı. Ancak o günler son derece seçkin üniversitenin tarihinde çok parlak bir devir olduğundan, birçoğu dizlerinin dibinde oturdukları büyük isimlerden derinlemesine etkilenmişlerdi. Orada genç komünistler olan bizler kendi aramızda şakayla karışık kıyaslamalar yapardık: Komünist filozoflar, Wittgensteincılar; komünist iktisatçılar, Keynesçiler; komünist edebiyat...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×