Gelenek dizisinin bu kitabı ağırlıklı olarak geleneksel solun bir türlü giremediği, dolayısıyla Yeni Sol’un Türkiye temsilcilerince parsellenen bir alana çeşitli yaklaşımları içeriyor. Özetle, yapı-özne ilişkilerinin değerlendirilmesi, Türkiye’de yavaş yavaş her niyete çiğnenen bir sakız haline – ne yazık ki – gelmeye başlayan Gramsci düşüncesinin sergilenmesi ve galiba “sivil” sözcüğünün bir dönemki olağanüstü çekiciliği nedeniyle, aynı...
1. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa, belki de savaş dönemi boyunca hissedilenden daha sarsıcı bir toplumsal atmosfer içerisine girmişti. Kıtanın doğusunda daha savaş bitmeden olanları, yani kapitalizm açısından sonun başladığını biliyoruz. Ama o dönemde bu gelişme, tüm Avrupa söz konusu olunca, yalnızca “eşitler arasında birinci” bir halka diğer halkaları ateşleyici bir başlangıç olarak görülüyordu. Bavyera’da, Helsinki’de,...
Antonio Gramsci… 1926 yılında hakkında hüküm verilirken "bu beynin yirmi yıl süreyle çalışmamasını sağlamalıyız" denen İtalyan düşünür. Bunu becerebildiklerini söylemek oldukça güç. Ancak, bu beynin özgürce çalışamadığı da bir gerçek. Gramsci açısından büyük bir talihsizlik. Ne var ki, Gramsci'nin talihsizliği yalnızca fiziki olarak sınırlandırılmasından kaynaklanmıyor. Ölümünden sonra, geriye bıraktığı ürünler hiç rahat bırakılmadı. Bir tür...
Marksist teoride bir bunalımdan söz ediliyor. Kimileri bu durumu işçi hareketinin buhranına, üretici güçlerin gelişimiyle sınıf çelişkilerinin gelişmesi ardındaki bağın kopmasına bağlıyor. Kimileri ise aynı buhranı, Marksist teorinin doğum yerinde, Batıda, teorisyenlerin toplumsal perspektif yaratamama durumuyla karşı karşıya kalmalarına ve işçi sınıfı pratiği ile sosyalist teori arasında gittikçe artan kopuklukla (teori -pratik kopukluğu) açıklamaya çalışıyor....
Giriş: İki Tipoloji Bu yazıya Türkiye’nin 70’lerde yaşadığı toplumsal-siyasal hareketlenme içerisinde biçimlenen iki insan tipolojisinden söz açarak başlamak istiyorum. Birincisi, politikaya uzaktan ve soğuk bakan aydın, diğeri gündelik bir pratikte sürüklenirken bilgilenmeye zaman ayıramayan sade militan- kadro… İkincisi, devrimci demokrat ve sosyalist gençlerde vücut buldu; geride bıraktığımız altı yılda da toplumun sorunlarının en pahalı faturaları...
Yeni Gündem Dergisi’nin geçen yıl Kasım ayında çıkan 37. sayısında “1968 kuşağı”na ilişkin çeşitli değerlendirmelere ve anılara yer verildi. Derginin kapağını bu konu oluşturdu. Burada derginin konuya yaklaşım biçimini tartışacak değilim. İçeride Ertuğrul Kürkçü tarafından yazılan “1968 Yılı” başlıklı bir değerlendirme ise oldukça önemli. Kürkçü’ nün değerlendirmesi o yılları yaşayanlara bugün daha geniş boyutlu çağrışımlar...
Yayınlanmaya başlandığından beri ilgi çeken bir kitap dizisi var: 11. Tez. “Sol” yayıncılığın erken gelmiş bir güncellik içerisinde sıkışmaya başladığı bir dönemde “teorik bakabilen” bir dizinin varlığı, her türlü eleştirinin ötesinde, önemsenmelidir. Kişi, eğilim veya grupların siyasetten uzak durmak gibi bir imtiyazın rahatlığını yaşaması elbette mücadele edilmesi gereken bir tutumdur. Ancak, söz konusu dizi, siyasal...
Tarihimize, özellikle de Kurtuluş Savaşı yıllarına ilişkin yanıtlanmamış pek çok soru var. Amatör bir tarih meraklısı olarak, bu soruların bir bölümüne kişisel çabalarla yanıt bulabiliyorum. Ama inanın tıkanıp kaldığım durumlar da oluyor. Böyle durumlarda, salt kurgu ile olmuyor; belge dediğimiz canavarlar gerekirliklerini dayatmaya başlıyor. Elbette amatör tarih meraklılarının özgün belgelere kendi başlarına ulaşabilmeleri mümkün değil....
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×