Kitap dizimizdeki gecikmelerden, dağıtım sorunlarından okurlarımızın bıktığını biliyoruz. Bu nedenle buradan bilinen vaatleri tekrarlamak yerine, gerçekten de basit gelebilecek bu sorunları fiilen çözerek, yeni ve anlamlı vaatlerle karşınıza çıkmak istiyoruz. Bu kitaptaki ilk yazı, Çulhaoğlu ve Hekimoğlu’nun ortak ürünü ve siyasi mücadelede teorik üretimin yeri üzerine. Yeni kurulan Sosyalist İktidar Partisi’nde de yöneticilik sorumluluğu alan...
“Bunlar iyi teori yaparlar; ama işte o kadar.” Bu; övgü müydü, sövgü müydü kestirememiştik. Sonra yıllar geçti, bize yaşamın başka alanlarında şans tanımayanlar dost meclislerinde yine bizim için “eskiden ne güzel yazıp çizerlerdi” demeye başladılar. Buna da üzülmek mi gerekiyordu? Gelenek yakında 8. yaşına basacak. Aradan geçen süre içinde, bu kitap dizisine katkıda bulunanlar giderek...
1993 yılı sonlarında bütün göstergeler, Türkiye kapitalizminin gerçekten bir duvara gelip dayandığına işaret ediyor. Burjuvazi, geleneksel politikalarının bir bölümünü rafa kaldırarak bu duvarı zorlama niyetindedir. Rafa kaldırılmak istenen politikalar, onyıllar boyunca, düzenin sürdürülmesi adına kullanılan temel araçlar olmuşlardı. Bugün büyük bir kambur olarak görülüyorlar. Ekonomi-politika alanındaki yeni yönelimlerin, mevcut kimi dengeleri altüst etmemesi mümkün değildir....
Anadolu aydınının Batı dünyası ve emperyalizm karşısındaki konumlanışı, melodramların popüler bir temasını, aşk-nefret hikayelerini aratmıyor. Hani, esas oğlan önce nefret ettiği esas kıza aslında aşık olduğunu anlar, önce gururuna yediremez, sonra teslim olur, sonra tekrar gururunu hatırlar vs… Döneme göre değişen temalarla benzerini bir ülkenin tarihinde görüyoruz. Çıkışsızlık dönemlerinde, nefretin nesnesi “adam olamayan bu halk”...
II. Dünya Savaşı burjuva tarihçilerine göre kimi rastlantıların talihsiz bir biçimde biraraya gelmesinin ürünü oldu. 20. yüzyılın en berbat kesitinin sorumluluğu kapitalizmin üzerinden alınarak çokça Hitler’e, biraz komünistlerin dik kafalılığına, biraz da kadere bağlandı. Silah tekelleri ABD ve İngiliz emperyalizmlerinin savaşçı gelişimi, uluslararası gericiliğin anti-Sovyet hezeyanları sürekli olarak sumen altı edildi. Oysa, yalnızca bugünden bakanlar...
Devrimi yapacak insanın ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini tartışma konusu yapan kişiler için mutlak bir referans noktası Rus devrimcileridir. Rus devrimcilerini ise çoğu zaman “bolşevikler” nezdinde hatırlarız. Bolşevikler, büyük bir devrimi gerçekleştirmiş olduklarından, kendilerinden önce o topraklarda yaşamış bulunan devrimcilerin mirasını taşımanın onurunu da kazanmışlardır. Böylelikle Rus devrimcileri artık bolşeviklerin ismiyle anılır olmuştur. Ekim...
Bu yazı, işçi sınıfını ekonomik mücadele düzleminden siyasi mücadele düzlemine çekebilmek için oluşturulan veya oluşturulacak olan ara örgütlenme modellerinin işlevleri ve olumsuzlukları ile leninist örgüt arasındaki bağlantıyı Türkiye solunun güncel konumlanışı çerçevesinde tartışmayı amaçlamaktadır. Bir ayrımla başlamak istiyorum; alıcısı olsun ya da olmasın, sosyalizme geçiş tartışmasında iki kutup netleşmiştir: Kutuplardan bir tanesini yeni dünya düzencileri...
18. yy bestecisi W. Amadeus Mozart’ın 40. Senfoni’si, belki de bilinen en yaygın sanat ürünlerindendir. Böyle bir etkiyi hakeden nitelikteki bu eser bize sınıf-kültür-sanatçı-sanat ürünü ilişkisi konusunda birçok veriyi de sunar özelliklere sahiptir. Günümüzde pek moda olan “özgünlüğü” ile yoğunlaşarak toplumsal dinamiklerin hareket yasalarının dışına düşen alanların da var olduğu yanılsamaları yüzünden bu eseri örnek...
Burada yer alan metin Avrupa’nın halihazırdaki en etkili komünist partilerinden birisi olan Portekiz Komünist Partisi’nin, geçtiğimiz yılın sonunda yapmış olduğu Kongre’de alınan kararların “Uluslararası Durum” bölümüdür. Parlamentoda temsil edilip de marksist-leninist kimliğini korumakta titizliğini sürdürme başarısını gösteren PKP’nin değerlendirmesinde Sovyetler Birliği’ndeki çözülüş süreci, Yeni Dünya Düzeni ve kapitalist dünya sisteminin dinamikleri inceleniyor. Reel sosyalizmin çözülüşü...
Bir komünistin 1993 Temmuzu’nda Küba’ya giderken zihnini ne türden sorular işgal edebilir? Amerika kıtasının bu (her zaman) tek sosyalist ülkesini bundan on yıl kadar önce ziyaret etme fırsatını bulsaydım, elbette “sosyalizmin Küba’da nasıl hayat bulduğu, hayatın sosyalizmle nasıl gittiği” soruları öne çıkardı. Oysa durum on yıl öncesinden çok farklıydı. Kafamdakiler de… Direnebilecekler miydi? Küba’da sosyalizmin...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×