Gelenek’in bu sayısı Kemal Okuyan’ın Suriye’ye dönük son harekatı masaya yatıran değerlendirmesiyle açılıyor. Okuyan, çok boyutlu bir şekilde ele aldığı harekattan yola çıkarak siyasi aktörlerin güncel konumlanışlarına dair ayrıntılı bir portre çiziyor. Gelenek bu sayıda da iklim ve çevre ile ilgili yürüyen tartışmalara müdahale etmeyi sürdürüyor. Büyük bir sorun yaşadığımız doğrudur diyerek yazısına başlayan Zuhal...
Zavallılar… Sonra soruyorlar ”Erdoğan neden hâlâ ayakta” diye… Emperyalist merkezlerin, TÜSİAD’ın kollarında demokrasi ve özgürlük kavgası veriyorlar; oysa tıpkı sahipleri gibi, zerre özgürlükçü değiller. Anti komünizmden insanlığın hanesine hiçbir şey çıkmayacağını kanıtlamaya devam ediyorlar hâlâ…  Milliyetçilik ve dincilikten yakınıyorlar arsızca. Militarizmden yayılmacılıktan, stratejik hesaplardan dem vuruyorlar.  Gericiliğe, gericiliğin bölgesel hesaplarına zemin sunan düpedüz Türkiye’nin kapitalist...
Büyük bir sorun yaşadığımız doğrudur Dünya Sağlık Örgütüne göre her yıl çevre kirliliği nedeniyle 12,6 milyon insan ölmekte, bu ölümlerin 7 milyonu hava kirliliğine bağlanmaktadır (2016 verileri). Hava kirliliğine neden olan gazlar, ayrıca atmosferde sera etkisi yaratarak küresel ısınmaya da neden olabilmektedir. 2050’de insanların %70’inin kentlerde yaşayacağı tahmin edilmektedir, sıkışık yaşam ve kentin getirdiği diğer...
Devrimin gölgesinde devrimin ışığını aramak Tarihe ilişkin çalışmalarda sıklıkla gözlemlenen bir tutum var: Tarih yazıcısı (illa da meslekten tarihçi olması gerekmiyor), kendisini çekişmelerin üzerinde konumlandırır. Kemal Okuyan’ın Devrimin Gölgesinde: Berlin, Varşova, Ankara 1920 eserinde bu tavrın esamesi okunmuyor. Okuyan, çekişmelerin ötesinde, üstünde ya da dışında konumlanmayı aklının ucundan dahi geçirmiyor. Bütün kitap, bunun yüzlerce kanıtı...
 “1950 Mayıs’ında liberalizm türküleri ile iktidara gelen Menderes ekibi, devlet fabrikalarının satışı vaadini yerine getirmek üzere işe başlamıştır. 29 Mayıs 1950 tarihinde Meclis’te okunan Hükümet Programında, ‘iktisadi sahada devlet sektörünü mümkün olduğu kadar daraltmak, hususi teşebbüs sahasını mümkün olduğu kadar genişletmek’ temel prensip ilan edildikten sonra, ‘Devlet tesis ve işletmeciliğinin tabiatı ve mahiyeti icabı olarak,...
Emperyalist hiyerarşinin tepesindeki güç Amerika Birleşik Devletleri’nde 2020 seçimleri yaklaşırken sermaye sınıfı içindeki gerilimler artan bir şiddetle medyaya yansıyor. ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi, ABD Başkanı Donald Trump’ı görevden alma soruşturmasını başlatmak için 24 Eylül’de bir duyuruda bulundu. Pelosi bu konuşmada CIA ile ilişkili bir ihbarcının Trump’ın yetkilerini ve gücünü kötüye kullandığını ve yabancı...
Dünya emperyalist sistemi, Amerika Birleşik Devletleri’nin sistem içindeki hegemon gücünün sarsılması ve diğer aktörlerin iktisadi ve jeopolitik hareket alanlarını arttırmasında cisimleşen yeni bir krize doğru hızla ilerliyor. Her bir aktörün sistem içindeki stratejik tercihlerinin şekillendiği, dolayısıyla da tartışılmaya başladığı bir süreçten geçiyoruz. Kuşkusuz ABD Başkanı Donald Trump’ın, korumacılığa, ticaret savaşlarına, tek-taraflılığa vurgu yapan ve 1990...
“Polis gözetlemede,/ Gazeteler okunuyor – Kim protesto etmeye cesaret ediyor?” İrlandalı oyun yazarı George Bernard Shaw bir eserinde “aptal bir insan utandığı bir şeyi yaptığında, daima bunun onun görevi olduğunu söyler,” diye yazar.Britanya eski başbakanı, Muhafazakâr Parti eski lideri Theresa May, 14 Ocak 2019 tarihinde bir seramik fabrikasında yaptığı konuşmasında tüm milletvekillerinin ve kendisinin yegâne...
Sponsorluk kavramına tarihsel olarak bakıldığında, ilk emarelerin Roma dönemlerine kadar gittiği gözlenir. Kavram; ilk dönemlerden bugüne değişik bir boyut kazanmış, günümüzdeki anlamı ile kullanımı ise son derece yaygın bir niteliğe erişmiştir. Bu yaygınlık, kapitalizmin bir dünya sistemi haline gelmesi ile orantılı ilerlemiştir. Kapitalizme içkin bir dil ile söylersek, şirketlerin, firmaların marka bilinirliğini arttırmak, kazan-kazan ortaklığı...
çeviri: Efe Eğilmez- Yağız Bozan Sovyet edebiyat ve tiyatro eleştirmeni, filolog ve tercüman, Rus ve Sovyet keltolojisinin kurucusu, aynı zamanda da satranççı olan, Leningrad Üniversitesi ve Leningrad Tiyatro Enstitüsü’nde görev alan A.A Smirnov (1883-1962) SSCB döneminde Shakespeare’in toplu yapıtlarını düzenlemiş ve Shakespeare’in Marksist yorumu için çalışmalarda bulunmuştur. 1936 yılında yazdığı ‘Shakespeare: Marksist Bir Yorumlama’ kitabından...