1980 sonrası burjuva siyaset ve ideoloji alanının yapılanmasının temel zemini liberalizm, bunun emekçi sınıflara izdüşümü ise depolitizasyon ve örgütsüzlük olmuştu. 12 Eylül askeri diktatörlüğünün sınıf mücadelesini küllendirmesi ve otoriter yapıyı yeniden inşa etmesinden sonra liberalizm ve depolitizasyon çifti yeni krizlerin önünü alacak, krizin kapitalizmin içsel mekanizmalarından kaçınılmaz yeniden üremesi ise Türkiye’nin dünya kapitalizmine eski dönemlerde...
1. Yaklaşımımızın ana başlıkları ne olmalıdır? Türkiye’de son yıllarda, düzen güçlerinin açıktan kışkırtmalarıyla da büyütülen bir karışıklık vardır. Bu karışıklık, çeşitli kavramlar üstünden emekçilerin ve ezilenlerin politik istem ve beklentilerini sulandırıp düzen adına teslim almak için yapılmaktadır. Egemen sınıfın ve onun temsilcilerinin siyasi pragmatizm ve popülizm arasında yalpalayıp durmaları da ezilenlerin politik istemlerinin havada asılı...
27 Mayıs’ın her yıldönümü genellikle tarih yorumu tartışmalarına, eski “ihtilalcilerin” anılarının gazetelerde tefrika edilmesine vesile olur. Ülke tarihinin en tartışmalı kesitlerinden biri olan 27 Mayıs bu yıl geleneksel boyutlarda bir ilgiye mazhar olamadı. Türkiye’de gündemi fazlasıyla dolduran başka başlıklar yüzünden olsa gerek… Yine de 27 Mayıs, üzerinden 36 yıl geçmekle birlikte, kapanmış bir defter değil....
Bu yazıda, yirmi yedi yıllık kısa bir yaşamı, ardından bu kadar çok konuşulan, bu kadar çok ardılı olan bir hareketin önderini anlatmaya çalışacağız. Mahir Çayan’ı anlatmak için, güçlü bir sosyalist blokun olduğu, sosyalist blok ile kapitalist blok arasındaki mücadelenin tüm yerel mücadele süreçlerini üst belirlediği bir döneme geri dönüp, “devrimci TİP muhalefeti”ne, Dev-Genç’e ve onun...
Türkiye solunun Jakobenizm kavramına ve jakoben geleneğe ilişkin değerlendirmelerinde bu geleneğe sahip çıkan kesimler dışında iki genel eğilim dikkati çeker. İlk eğilim Jakobenizmi özünde bir burjuva siyasal hareket olduğu için mahkûm eder. Bu eğilimin yanılgısı henüz devrimciliğini yitirmemiş bir sınıfla o sınıfın siyasal temsilcisini bir ve özdeş görmesindedir. İkinci eğilimse Jakobenizmi ve jakoben gelenekten etkiler...
SHP’nin asla unutturmayacağımız kanlı defterine onurlu isimleri eklenen Güner, Hüseyin ve Özlem için… “Ne sosyal, ne demokrat, ne halkçı ne de parti”. Bu, yıllar önce bir mizah dergisinde SHP hakkında yapılan bir değerlendirmeydi. Son zamanlardaysa, ilk olarak Erdal İnönü’nün sosyal demokratlar için kullandığı “aslan” sıfatı İsmail Gülgeç’in onları yaşlı, tüyleri dökülmüş ve dişsiz aslanlar olarak...
Ocak ayında Türkiye’de halk şaşkın bir pazar yaşadı. “Faili meçhul” kurşunlar Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy’dan sonra bu kez de Uğur Mumcu’yu seçmişti. Hedefin, pek çok kişi tarafından tanınan bir isim olması, doğal olarak etkisini arttırıyordu. Yıllardır pek çok şeye alışkın insanlar, bu eksikliğe de pekala alışabilirdi. Ama cinayeti izleyen günlerde gelişmeler farklı seyretti....
Marksist harekette, her yenilgi sonrasında, yenilgiye uğrayanların kendi tarihlerinin yazımı bir geleneği oluşturuyor. Türkiye’deki Marksist hareketin, yediği darbe sonrasında sergilediği tavır, Türkiye Marksistlerinin de bundan muaf olmadığını ortaya koyuyor. 1980’lere doğru yol alırken sıcak siyasal pratiğin yazımına izin vermediği ve gölgelediği tarih yazımı, 1980 sonrasında kendini yeniden dayattı. Bir kez daha klasiklere dönüldü. Dönüldü ama,...
Bu yazının amacını ve temel tezini baştan yazmak istiyorum. Bunun için önce bir soru: 1908’de geçen olayları bir devrim saymak mümkün mü? Mümkün değil; çünkü devrim, iktidarın sınıfsal yapısını değiştirmeyi amaçlar. Abdülhamid’in devrilmesi ve meşrutiyetin yeniden kurulması ise bunu amaçlamıyor. Bilindiği gibi mutlakiyet rejiminden meşrutiyete geçiş, o ülkede sınıflar dengesini alt üst eder. Ya da...
Siz hiç iri kafalı, ama çelimsiz veya gözlüklü ve elinde kalem ve mürekkep hokkası bulunan ya da aydın bakışlı “devrimci proleter” figürü gördünüz mü?… “… Bu işçi figürlerinin iki çarpıcı özelliği üstüne konuşmak istiyorum. Birincisi kolların ‘güçlü’ kaslarının, özellikle ele doğru yaklaşırken, giderek makinayı andırması. İkincisi ise, işçi figürlerinin ‘kol’ları ile ‘kafa’ları arasındaki orantı -daha...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×