Türkiye tarihinde, son yüzyılda önemli değişikliklere neden olan dönemler var. Türkiye, bu dönemlerde iç ve dış dinamiklerin sonucu olarak, çok sarsılıyor. Sosyalist harekette ise, bu dönemler çok yoğun tartışmalara yol açıyor. Açmaya da devam ediyor. Özellikle üzerinde en fazla tartışılan dönem 27 Mayıs. Getirdiği nispi özgürlükler açısından, bir askeri darbenin ilerici sayılması çok büyük yanılgılara...
Türkiye solu, ideolojik netleşme ve sağlıklı ayrışmalarla sonuçlanabilecek bir tartışma ve olgunlaşma dönemini yaşıyor. Netleşme ve ayrışmaların sağlıklı bir yapıda sonuçlanmasının bazı ön gerekleri var. Birincisi şöyle ifade edilebilir: Türkiye solu 150 yıllık sosyalist mirasın ve kendi tarihinin yeterince kristalleşmemiş konularını sosyalist ideoloji ve pratiğe sızmaya çalışan deformasyonları doğru teşhis etmek durumundadır. İkincisi ve daha...
Kapitalist toplumun siyasal sistemi, burjuva devrim sürecinde, siyasal mücadelenin içinde doğdu. Türkiye’deki burjuva devrim söz konusu olduğunda, bu devrimin Kurtuluş Savaşı ile çakışması, buna bir başka boyutun, “milli” mücadele boyutunun da eklenmesini beraberinde getirdi. Siyasal sistemin oluşması sürecinde bu ikisi iç içe geçti. Ancak, noktayı koyan kesinlikle siyasal mücadele oldu. Nasıl Başladı ve Nasıl Bitti?...
Türkiye sosyalist hareketinde önemli günler yaşanıyor. Son bir ayda sol, günlük basının sütunlarından düşmez oldu. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile Türkiye İşçi Partisi (TİP), yurtdışında başlattıkları birleşme sürecine (TBKP) ek olarak, parti çalışmalarında bulunmak üzere iki liderini Türkiye’ye gönderme kararı aldı. Bu satırlar yazıldığı sırada Haydar Kutlu ve Nihat Sargın’ın Türkiye’ye dönmeleri bekleniyordu. Geliyorlar… Gelecekler…...
Ekim Devrimi’nin üzerinden yetmiş yıl geçti. Yetmiş yıl sonra bakıldığında, Devrim’in dünyadaki yansımalarına ilişkin olarak, çok daha net biçimde görülebilen noktalar var. Bunlardan biri ile başlamak istiyorum. Bolşevikler 1917’de Çarlık Rusya’sında iktidarı aldıklarında, dünyanın batısı ile doğusu arasında, pek çok açıdan, önemli uçurumlar vardı. Bir yanda gelişmiş kapitalist ülkelerin aydınları ve işçi sınıfları, öte yanda...
Önemli tarihsel dönemeçlere kişilikleriyle damga vurmuş olan insanların karşılaştıkları sorunların başında kendi “meşruluk”larını ortaya koyabilmek gelir. Hele hele tüm siyasi kaygılara karşın, belli bir teorik çerçeve ile hareket eden, insanlararası eşitsizliklere yol açan toplumsal koşulları ortadan kaldırma amacıyla mücadele verenler için söz konusu “meşruluk”, tarihin mantığına, önsel ideolojik tutumlara ve kendilerine karşı bir yüzleşmedir. 1917...
Giriş: İki Tipoloji Bu yazıya Türkiye’nin 70’lerde yaşadığı toplumsal-siyasal hareketlenme içerisinde biçimlenen iki insan tipolojisinden söz açarak başlamak istiyorum. Birincisi, politikaya uzaktan ve soğuk bakan aydın, diğeri gündelik bir pratikte sürüklenirken bilgilenmeye zaman ayıramayan sade militan- kadro… İkincisi, devrimci demokrat ve sosyalist gençlerde vücut buldu; geride bıraktığımız altı yılda da toplumun sorunlarının en pahalı faturaları...
Tarihimize, özellikle de Kurtuluş Savaşı yıllarına ilişkin yanıtlanmamış pek çok soru var. Amatör bir tarih meraklısı olarak, bu soruların bir bölümüne kişisel çabalarla yanıt bulabiliyorum. Ama inanın tıkanıp kaldığım durumlar da oluyor. Böyle durumlarda, salt kurgu ile olmuyor; belge dediğimiz canavarlar gerekirliklerini dayatmaya başlıyor. Elbette amatör tarih meraklılarının özgün belgelere kendi başlarına ulaşabilmeleri mümkün değil....
Bu kadar zavallı olmak gerekir miydi? Yaşadığımız yüzyılda zavallı ve aciz olmanın sınırları var. O sınırların ötesine geçmek çok "reel" nedenlerden olanaklı değil. Ancak Türkiye solu bu sınırları zorlama başarısını büyük bir ustalıkla sürdürüyor. Bizim için ne kadar acı! Türkiye solu, bir kez daha zavallılığa mahkum bir döneme sokulmamalı. Öyle başladı, öyle gitmemeli. Bir anlamda...
Tarihimize ilişkin anı kitaplarını okur musunuz? Görebildiğim kadarıyla bu tür kitaplarda ortak bir özellik bulunuyor. Geçmişin siyasal kamplaşmalarında belirli bir kesimde ön plana çıkanlar tam tamına karşıt kesimin seçkinlerine yönelik insancıl bir anlama çabası sergiliyorlar. Bu çaba kimi durumlarda aklama girişimlerine de dönüşebiliyor. Anlatılan olaylar ne kadar geride kalmışsa, duyarlılık o kadar artıyor. Yazdıkları anılarda...