Gelenek’in Kasım 1986’da çıkan 1. sayısından… Gelenek, okurlarına ilk merhabasını derken bir noktayı açık seçik belirtmekte yarar görüyor: Gelenek Türkiye solunda birlik oluşturmaya yönelik bir perspektifle ve bu doğrultuda bir platform yaratma misyonuyla yola çıkmıyor. Gelenek’in kendisi için saptadığı amaç, bir cümleyle şöyle özetlenebilir: Ülkenin bugünkü ortamı ve koşullarından hareketle geleneksel sol’un Türkiye’de yeni bir...
Gelenek’in Kasım 1988’de çıkan 22. sayısından… 1986’dan 1988 sonbaharına yayınlar düzeyinde Türk solunda oldukça çok şey değişti. Bu değişiklik en yalın haliyle yayın hayatına giren dergi adedinde gözlenebiliyor. Siyasi bir kimlik taşımayan ve edebiyat-sanat alanında yoğunlaşanlar bir yana konulsa bile, sol siyasi panoramanın çok çeşitlendiği söylenebilir. Çeşitlilik içinde yaygın ve ortak bir “kimlik koyuş tarzı”...
Türkiye burjuvazisinin onyıllar boyu hem bir sendromu hem de demagojisi oldu “bölünmek”. 12 Eylül sonrasında sadece kamuoyunu biçimlendirmek üzere televizyonda yayınlamamışlardı parçalanmış ülke haritasını; üniversitelerde hocaları toplayıp brifingler vermişlerdi. Hayali sınır Karadeniz’den başlayıp güneye doğru iniyordu. Solun Karadeniz’e neden önem verdiği de bu sayede deşifre edilmişti. Kıyıya Sovyet çıkarması yapılacaktı çünkü! Bölücülükle adı özdeşleştirilen taraf...
Reel sosyalizmin çözülüş günlerinde kopan yaygaranın unutulması mümkün mü? “Yeni dünya düzeni” ve “tarihin sonu” deyimleri, zaten asla unutulamasınlar diye uydurulmuş olabilirdi yalnızca. Sosyalizm ve işçi sınıfı faktörünün her cephede, sosyal devlette,uluslararası hukukta, toplumsal örgütlülükte, Marksizmin bilimler üzerindeki, işçi sınıfı kimliğinin toplumsal ideolojilerdeki ağırlığında vb. yenilgiye uğraması ile, dünyamızın gerçekten de yeni bir düzene yelken...
Yazın ortasında, kurultay toplanır mı? Yazın ortasında, bir buçuk aylık bir eylem başlatılır mı? Olağan bir dönemden geçiyor olsaydık, 9 Temmuz 2006 tarihinde toplanan Yurtseverler Kurultayı ile 1 Eylül’de Dolmabahçe’de sona erdirilmek üzere 15 Temmuz’da İncirlik’te başlatılan “ABD DEFOL Bu Memleket Bizim Yürüyüşü”, gereksiz iradi zorlama girişimleri olarak görülebilirdi. Ama beklemeye tahammülümüz yok. Yurtseverler Kurultayı’nın...
1986 Kasım’ından bu yana yayınımızı sürdürüyoruz. Başlangıç tarihimiz Gelenek’e Türkiye’nin mevcut en eski Marksist teorik yayını nitelemesini kazandırıyor. Ama birkaç ay sonra yirmi yılını dolduracak olan derginin bir istikrar sorunu olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. İstikrar sorunu dendiğinde, solda teorik-ideolojik rotanın “oraya buraya sapması” anlaşılabilir… Bereket Gelenek’in hiç böyle bir sorunu olmadı. Rotamızın sağlamlığı ile...
Şubat 2005’te TKP Merkez Komitesi’nin yayınladığı çağrının ardından oluşmaya başlayan Emperyalizme Karşı Yurtsever Cephe’nin pratiğine ve siyasi anlamına dair çeşitli yayınlarda yeterince yazıldı. Yazılmaya da devam edecek kuşkusuz. Mesafe kat edildiği ölçüde pratiğin yönlendirilme gereksinimi, sorunları ve dersleri değişim gösterecek. Siyaset üretimi bununla yarışacak. Örneğin 9 Temmuz 2006 tarihinde toplanacak olan Yurtseverler Kurultayı bu tür...
Dört yılda bir arpa boyu 11 Eylül 2001 New York ile 7 Temmuz 2005 Londra arasında dikkati çeken bir farklılık bombaların ardından oluşan kamuoylarına ilişkin. Dört yıl önce Batının kapitalist toplumlarında egemen güçlerce körüklenen ve fiilen oluşan ortalama psikoloji, saldırının hesabının sorulması yönündeydi. Oysa bugün başta İngiltere olmak üzere aynı toplumlarda emperyalizmin yeniden dizginlerinden boşanmasına...
Ali Mert Aydemir Güler Mesut Odman Metin Çulhaoğlu Metin Çulhaoğlu: Arkadaşlar ben yine her zamanki gibi bir sunuşla başlayacağım. Sanırım şöyle bir giriş yaparsak üzerinde yürümeye elverişli bir zemin yaratabiliriz: Daha gerilere gitmeden, 1960’lı yıllardan başlayarak günümüze kadar uzanan yaklaşık 45 yıllık tarihte Türkiye’de kültür, sanat ve edebiyat alanında hangi ana eğilimleri, hangi ana çizgileri...
Osmanlıca, neden anlaşılmaz bir dildi? Çünkü halkın bu dili anlaması istenmiyordu. “Saray dili” nin, daha doğrusu devlet dilinin halk dilinden ayrıştırılması, son derece bilinçli bir tercihtir. Bilgisiz halk, kolay yönetilir.Okuryazarlık oranının çok düşük olduğu bir ülkede, eğitim verilen küçük bir azınlığa gündelik konuşma dilinden farklı bir dil öğretilip bu dille yazmaları sağlandığında, hem halk “yukarıda”...