YÖNTEME İLİŞKİN 2001’de AKP’nin kurulmasından ve 2002’de hükümet olmasından bu yana 15 yıla yakın zaman geçti. 1950’den sonra tek bir partinin iktidarda olduğu bu en uzun dönem boyunca Recep Tayyip Erdoğan’ın tuhaf ve son derece rahatsız eden mizacı ve siyasi tarzı ile uğraşmak zorunda kaldık. Erdoğan kurulan yeni rejimin aynı zamanda zayıf karnı olduğu için...
AKP’yi tek başına iktidara ve giderek Cumhuriyet tarihinde az görülen bir “uzun süreli” yönetime taşıyan 3 Kasım 2002 seçimleri, pek çok açıdan yeni ve beklenmedik bir olay olarak gerçekleşti. İslamcı siyasal partinin tarihindeki bu ilk “iktidar” deneyimine başka ilkler de eşlik etti. Esasen Cumhuriyet’in 70 yılına damga vuran “sosyalizmli dünya”nın 1990’lı yıllarda son bulması, bir...
Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı bırakarak cumhurbaşkanlığına aday olmasıyla birlikte parti içinde Erdoğan’ın boşalttığı koltuğa aday isimler arasında öne çıkan Binali Yıldırım olmuştu. O dönem AKP’nin Yeni Osmanlı hayallerinin tepe noktasına çıktığı günlerden geçiliyordu. Erdoğan, o koşullarda partinin öne çıkardığı ismi değil, dış politikasının mimarı Ahmet Davutoğlu’nu seçmişti. Davutoğlu’nun Erdoğan’ın gölgesinden ufak da olsa uzaklaşma sinyalleri...
Siyasi iktidarın sahiplerine diyoruz ki: Neye inanıp neye inanmayacağımıza siz karar veremezsiniz, Türkiye’yi dinsel kurallarla yönetilen bir ülkeye dönüştüremezsiniz. Buna izin vermeyeceğiz. Türkiye’de insanların inançlarının gereğini yerine getirmelerinin, ibadetlerini istedikleri gibi yapmalarının önünde bir engel yoktur. Böyle engeller çıkarılmasına da izin vermeyiz. Öte yandan birilerinin inancı, bilime, hukuka, laiklik anlayışına ters ise ve bu herkese...
Ortadoğu’da, ABD’nin Irak işgali ile başlayan, ancak “Arap Baharı” ismi verilen süreçle süreklileşmiş bir felaket boyutunu alan “mülteci krizi”ni dünya gündemine sokan kıtanın Avrupa olması, emperyalizm karşıtı hisleri harekete geçirse de, bir açıdan normal sayılmalı. İnsanlar tarih boyunca göçe zorlanmış olsa da, “mülteci” toplumsal kategorisinin dünya sistemine dahil olması, 2. Dünya Savaşı’nın son yıllarına ve...
Gündelik hayatta hep birer istatistik gibi çıkıyorlar karşımıza: “Türkiye’ye 2011 yılından bu yana şu kadar Suriyeli geldi”, “göçmen faciasında bu kadar Suriyeli boğularak yaşamını yitirdi”… Başta yüzlerle ifade edilen sayıların çok kısa süre içinde milyonlara çıktığı istatistiklerin hepsinin aslında birer “yaşam” gizlediği ve hatta o yaşamların Türkiye’de de pek çok dengeyi etkilediği kimi zaman unutuluyor....
11 Ocak 2016 tarihinde “Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlandı. İki bin civarında akademisyen tarafından imzalanan metin kısaca, Sur, Cizre, Nusaybin gibi kentlerde devletin uyguladığı şiddeti eleştiriyor, müzakere masasına dönülmesini ve “Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasının” oluşturulmasını talep ediyor, ulusal ve uluslararası gözlemcilerin çatışmanın...
Sovyetler Birliği’nin II. Dünya Savaşı’nı kazanması ve emperyalizm ile sosyalizm arasında Soğuk Savaş’ın başlamasından bu yana ideoloji, marksist veya marksizmden beslenen sol cenahta üzerinde en fazla düşünce üretilen konu olageldi. Sovyetler Birliği devrim mücadelesini dünyanın ideoloji üretim merkezi olan Batı Avrupa’nın içine taşımak için gereken teorik gelişkinliği gösteremedikçe bu coğrafyanın sol ideologları giderek savrulmaya başladılar....
Merhaba, Türkiye tarihinde bir dönüm noktası olarak anılacağı kesin olan 2013 yılını geride bıraktık. Öncelikle tüm okurlarımıza 2013 kadar dolu ve anlamlı yeni bir yıl diliyoruz. 2014’ün ilk sayısını çeşitli aksaklıklar yüzünden planladığımızdan daha az sayıda yazıyla çıkarmak zorunda kaldık. Eksikleriyle birlikte Gelenek’in 123. sayısında amacımız, şüphesiz Haziran günlerinin belirlediği, 2013’ün bir muhasebesini yapmak. Bu konuda yer...
Bu yazı Gelenek’in yayınlanmasını birkaç gün geciktirmek pahasına son siyasal gelişmelere değinmenin zorunluluğundan yazılıyor. 17 Aralık operasyonu denen yolsuzluk skandalının başlangıç noktasını, MİT müşteşarı Hakan Fidan’ın KCK soruşturması kapsamında ifadesinin alınmak istendiği tarih olan 7 Şubat 2012’ye mi, yoksa Fethullah Gülen’in AKP’nin tetikçisi İHH’yı, Gazze’ye yardım gemisini İsrail’in “otoritesine başkaldırı” ifadesiyle eleştirdiği 2010 Haziran başlarına...