Sosyal bilimlerle ilgili bölümlerde siyasi partilerin tanım gereği iktidarı almayı hedefleyen oluşumlar olduğu anlatılırdı sıklıkla. Bu özellikleriyle partiler baskı gruplarından ayrıştırılırdı. Kuşkusuz toplumsal mücadelelere sınıf perspektifiyle bakılmasını engellemek için her tür hileye başvuran, emek-sermaye çelişkisini sonsuza varıncaya kadar yeni eklemelerle çeşitlendirilebilecek başlıklardan birine indirgeyen burjuva ideolojisinin bu tasnifinde sayısız tuzak yer alıyordu. Zaman içinde siyasetin...
2017 yazına, Haziran’da ve Ağustos sonunda, iki momentte müdahale eden Kılıçdaroğlu’nun damga vurduğunu söylemek durumundayız. Bu manzaranın solun eklemlendiği kısmı, Türkiye “sosyalist” hareketinin nadir dip noktalarından birini temsil ediyor. Beğenin beğenmeyin, programını, davranış biçimini doğru bulun yanlış görün, Türkiye’de sol çok defa zayıf düşmüş ve hata yapmıştır. Ama düzen dışı solun “sosyalist” sıfatının tırnak içine...
11 Ocak 2016 tarihinde “Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlandı. İki bin civarında akademisyen tarafından imzalanan metin kısaca, Sur, Cizre, Nusaybin gibi kentlerde devletin uyguladığı şiddeti eleştiriyor, müzakere masasına dönülmesini ve “Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasının” oluşturulmasını talep ediyor, ulusal ve uluslararası gözlemcilerin çatışmanın...
Bu yazı üzerine kafa yorduğum günlerde yakın bir arkadaşımın bir sosyal medya mecrasında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde öğrenciyken, geçer not almak için Franco rejimini “askeri-merkezi otoriter” diye tanımladıklarını söyleyip, bölümdeki marksist hocaların biçimselciliğinden yakınmasına rast geldim. Benzer bir biçimselciliğin ve rejimin adını koyamama sorununun siyasi ve akademik kulvarlarıyla genel olarak Türkiye solu,...
1980 sonrasından günümüze uzanan süreç, Sovyet deneyimi ve sosyalist hareketin başarısızlıkları ile paralel şekilde büyüyen ve insanlığın üzerine çöken kuşatılmışlık ve havasızlık duygusu ile kendini hissettirir. İnançsız sosyalist, aklından sildiği diyalektik kavrayışın yokluğunda, tarihin gerilim-çözülüş sarmallarını unutmuş, “realist” bakışı ile geçmiş sıçramaları arızi olaylar olarak görme eğilimine kapılmıştır. Ona göre aynı ırmakta iki kere yıkanılmaz...
Uzun dönemde ve mukayeseli bir perspektifle bakıldığında, seçmen davranışlarının iki boyutlu bir politik ajandaya dayalı olduğunu düşünebiliriz: Ekonomi ve ideoloji. İdeoloji, ekonomik açıdan aşikar gibi görünen sonuçları, tersine çevirebiliyor. Örneğin İtalya’da II. Dünya Savaşı sonrası –uzun ve zifiri karanlık faşizm gecesinden kurtuluş- kadın düşmanı faşizmin ideolojik ve kurumsal enkazının geri dönüşsüz biçimde tasfiyesi gerekiyordu. Ve...
Bana sorarsanız, birkaç ay önce Öcalan’ın liderliğinin yeniden tescil edilmesi gerekmiyordu. Zira Abdullah Öcalan’ın 20. yüzyılın ilk yarısında yoğunlaşan Kürt isyanlarıyla öne çıkan bir dizi liderden farkı sınıfsaldır. Diğerleri yerel egemenler arasından çıkmışken, o bir köylü çocuğuydu. Günümüz Kürt liderlerinden Barzani ve Talabani’nin de aşiret temsilcileri olarak kimlik kazandıkları unutulmasın. Türkiyeli Kürt solunun önemli isimleri...
Burjuvazi dünyada ve Türkiye’de 20. yüzyılın kavramlarıyla konuşmaya devam ediyor. Toplumsal ilerlemeye ilişkin devrim, reform, bağımsızlık gibi kavramların temelinin 19. yüzyılda atıldığı söylenebilir. Fakat emperyalist aşamada krizlerin burjuva ideolojisini yeni kavramlarla zenginleştirdiğini görüyoruz. Altı çizilmesi gereken şudur: Burjuva ideolojisi, işçi sınıfının siyasal mücadelesinin kazandığı mevzilere göre yeniden üretildi. Sovyet Devrimi olmadan 20. yüzyılda ‘halkçılık’tan bahsetmek,...
Bu yazıda Türkiye solu ile sol ve işçi sınıfının Gogol’ün paltosu hesabı “içinden çıktığı” modernleşme sürecinin etkileşimi ve solun modernleşme ile kurduğu ilişki mercek altına alınacak. Bu nedenle, yazı kapsamında Türkiye solunun iki kuruluş sürecine odaklanacağız ve oradan günümüze uzanmayı deneyeceğiz. Ama bunlardan önce modernleşme ve Türkiye solu konusunda kimi değerlendirmelerde bulunacağız. A. Kısa Değiniler...
Millet inşası çok-boyutlu bir süreç, bu durum da milleti var eden milliyetçiliğin çokboyutlu olmasını gerektiriyor. Bu çok-boyutluluk, milliyetçiliği farklı noktalardan açıklamaya çalışan pek çok kuramın ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Milliyetçiliği modern bir kavram olarak açıklamaya çalışan burjuva düşünürlerden birisi Ernest Renan’dır. Ernest Renan, milliyetçilik çalışmalarının kurucu metinlerinden kabul edilen 1882 tarihli “Millet Nedir?” (“Qu'est-ce qu'une...