Avrupa Komünist İnisiyatifi’nin “Komünizm için Mücadele: Yüzyıllık Politik Miras” toplantısında TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın yaptığı konuşmayı okurlarımızla paylaşıyoruz. Değerli yoldaşlar, Bundan yüz yıl önce 35’i oy hakkına sahip 54 delege Moskova’da bir araya geldi. İnsanlığı sömürüden kurtarmak, eşitsizliğin ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü çürümüş toplumsal sisteme öldürücü darbeyi vurmak, tek tek ülkelerde sürmekte olan komünizm...
Komünistlerin seçimlere bir olanak olarak bakması adettendir. Burada bir tuhaflık yok, seçimlerin seslenme ve örgütlenme açısından ek kanallar yarattığı açık. Ancak bu olanakları değerlendirebilmek için bilinmesi gereken, seçimlerin öncelikle bir sınıf mücadelesi alanı olduğudur. Seçimler, sermaye egemenlinin yerleşik kurumlarından biri olmasına karşın, bir sınıf mücadele alanıdır. Seçimlerin sermaye egemenliğinin yerleşik kurumlarından biri olduğu önermesinden başlayalım....
Referandum’dan sonra, “Erdoğan kaybetti, halk kazanmadı” demiştik. Erdoğan kaybettiğini hemen anladı, gereğini yapıyor, halkın ise kafası karıştırılmaya devam ediliyor hâlâ! Önce Erdoğan’ın kaybettiği iddiamızın kaynağına bir kez daha inelim. Erdoğan’ın tasarladığı Türkiye, ülkenin sanayileşme, kentleşme ve eğitim gibi kriterler açısından “gelişkin” bölgelerinde karşılık bulmuyor. Referandum, bu direncin kırılmak bir yana, istikrara kavuştuğunu gösterdi. Onca yıldan...
Türkiye Komünist Partisi 22 Ocak 2017 Pazar günü Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen toplantıyla siyasi yaşama geri döndü. Bu toplantıda Kemal Okuyan’ın yaptığı konuşmaya aşağıda yer veriyoruz: * * * Değerli yoldaşlar, dostlar,Parti nedir? Yayın çıkarır; toplantı yapar; bildiri dağıtır; miting düzenler… Örgütlenir; açıklama hazırlar; kongre ve konferans toplar; haklar ve özgürlükler için mücadele verir… Bütün...
Gelenek 30 yaşında. Yalnızca bir yayından değil TKP’ye hayat veren bir birikimden, adlı adınca bir hareketten söz ediyoruz. Devrimci hareketlerin özellikle ilk evrelerinde bir yayınla anılması, onunla özdeşleştirilmesi son derece doğal. Yola çıkış aşamasında, henüz daha toplumsal bir varlık haline gelmemişken, işe kendini ifade ederek soyunmak bir temel siyaset kuralı. Türkiye’de ve dünyada önce bir...
Dinci, Amerikancı, piyasacı… AKP bloğunu, başından beri böyle tanımladık. Başından beri! Peki şu darbeyi ve darbenin örgütleyicisi Fethullah Gülen Cemaati’ni nasıl tanımlarsınız? Dinci, Amerikancı, piyasacı. Bir ek gerekiyor, sözcüğün hakkını verecek ölçüde takiyyeci. AKP bloğunun diğer tarafı için de geçerli bu ek. AKP meşruiyetini sandıktan aldığını iddia ediyordu, Fethullah Gülen tayfasının böyle bir iddiaya da...
2013’te, Haziran günlerinde “Bu insanlar nereden çıktı?” sorusu herkesin dilindeydi, şaşkınlık ve keyifle… Bugünse, “Biz Gezi’yi gerçekten yaşadık mı?” diye soranlara rastlıyoruz, bezginlik ve karamsarlıkla… Oysa ileriye atılış da gerçek, bugün yanıltıcı öğeler barındıran geriye çekiliş de… Gerçek olmayan, bir kısım solcunun kafasındaki Haziran. Sanırım büyük halk hareketiyle yeniden evlerine çekilen insanlar arasındaki ilişkiyi anlamak...
“Dünya komünist hareketi” tanımlamasını hak eden, ortak bir doğrultusu olan, kendisini başka hareketlerden ayrıştırmış, aynı siyaset dilini kullanan, ülke özgünlüklerine rağmen benzer hedef ve araçlarla hareket eden bir toplamdan söz edemiyoruz bugün. Bununla birlikte, tek tek ülkelerde komünist partileri faaliyette; bunların kimisi ciddi toplumsal desteğe sahip, kimisiyse son derece etkisiz. Ve bütün bu partiler arasında...
Türkiye komünist hareketi, işçi sınıfı lehine olduğunu söyleyemeyeceğimiz verili güçler dengesi hesaba katıldığında, olgunlaşmış bir stratejiye sahip olabilir mi? Sözünü ettiğimiz, tanımlanmış bir hedef doğrultusunda hazırlanan, güncel gelişmelere dirençli, kalıcı bir yol haritası. O halde, daha hemen başta hedefi nasıl belirlediğimize açıklık getirmek durumundayız. Nihayetinde, bir komünist partisi için mücadele, kesintili-sıçramalı bir süreç olduğu oranda,...
Leninist parti merkeziyetçidir. Aynı zamanda demokratik değil midir? Buradan başlayalım. Komünist partilerin işleyişi çoklukla, hatta neredeyse bir kural olarak “demokratik merkeziyetçilik”le tanımlanır. Çift yönlü bir akış söz konusudur burada. Yukarıdan bastıran merkeziyetçiliği, aşağıdan gelen demokratiklik karşılar son tahlilde. Azınlığın çoğunluk kararına uyması, kurulların aşağıdan yukarıya seçimle belirlenmesi, üst organların kararının bağlayıcı olması gibi temel unsurları...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×