Gelenek’in yirminci yılına ilişkin bir değerlendirmenin “seremoni” dışında gerekçeleri olabilir mi? Türkiye sosyalist hareketinde özellikle yaşadığımız son 20-25 yıl içinde teorik ağırlığa sahip bir derginin (veya kitap dizisinin) ömrünü düzenli biçimde 20 yıl sürdürmesi başlı başına kayda değer bir durum sayılmalıdır. Bunu, Gelenek’in daha sonra parti formunda örgütlenmesinden bağımsız, salt “teori ağırlıklı dergi” referansıyla söylüyorum....
Amacı polemik olmayan dergi yazılarına sola ilişkin eleştirilerle başlamak okurlara sevimsiz gelebilir. Bu yazı, Türkiye’nin mevcut durumu ve uluslararası konumlanışından hareketle “anti-emperyalist mücadele” ve “yurtsever cephe” kavramları üzerinden yürüyen kimi tartışmalara katkıda bulunma amacını taşıyor. Denecektir ki, “böyle bir yazıya sola yönelik eleştirilerle başlamak zorunlu mu?” Kanımca zorunlu. Üstelik, “ne yazık ki zorunlu” da demiyorum;...
Genel olarak bakıldığında günümüzde “Devlet tartışmaları” üç eksende yürümektedir. Bu eksenlerden ilki ve en geniş literatüre sahip olanı “Kapitalist Devlet”tir. İkinci ekseni, bir ölçüde geçmiş sosyalist deneyimlere atıfla, bir ölçüde de “geleceğin sosyalist toplumunda “Devlet” başlığı altında zaman zaman süren tartışmalar oluşturmaktadır. Üçüncü eksen ise görece daha yeni ve büyük ölçüde pratik zemindedir: Günümüzün uluslararasılaşma...
Marksist solda devletle ilgili tartışmalar genel olarak iki başlık altında gelişmiştir. Kapitalist devlete ilişkin çözümlemeler ve bir dönem hayli hararetlenen tartışmalar, bu başlıklardan birini oluşturur. İkinci başlık ise, siyasal iktidarın işçi sınıfı tarafından fethini izleyen geçiş döneminde ve daha sonraki evrelerde devlete “ne olacağıyla” ilgilidir. Birinci başlık, Marx’tan günümüze kadar uzanan süreçte marksistler tarafından enine...
I Eşitsiz gelişme, kapitalist üretim tarzına içsel süreçler ve dinamikler sonucunda ortaya çıkan evrensel bir olgudur. Zaman zaman kullanılan “eşitsiz gelişme yasası” terimi ise, adı üstünde bu olguya ilişkin yasallıkları ve bu yasallıkların açıklanmasını anlatır. Çok genel olarak eşitsiz gelişme olgusundan, kapitalizmi önceleyen tarihsel dönemler için de söz edilebilir. Ancak, bu dönemlere özgü eşitsiz gelişme...
İnsanlığın sanayi sonrası topluma geçtiğini, çağımızın “bilgi çağı” olduğunu, enformasyonun belirleyici bir üretim faktörü konumuna geldiğini ve buna benzer çağ tanımlamalarını hep duyuyoruz. Kimilerine göre, yaşadığımız bu dönemde bilinen içeriğiyle kapitalizm de bitmiştir; çünkü insan kaynakları artık paradan ve yatırılmış sermayeden çok daha büyük önem kazanmıştır. O kadar ki, eğitim, “küreselleşen” dünyada ülkelerin rekabet güçlerini...
“Kültür” serbest kullanıma hayli yatkın bir kavramdır. Kimileri, bu kavramı görece dar anlamda, güzel sanatlar ve edebiyatta belirli bir beğeni ve gelişkinlik düzeyini anlatmak için kullanırlar. Ancak, aynı kavramın bundan çok daha geniş anlamda kullanıldığına da tanık oluruz. Bu durumda, sanat-edebiyat ve bildiğimiz üstyapısal öğelerin ötesinde, maddi yaşamın üretimi, bu üretimde kullanılan çeşitli teknolojiler de...
Başlarken, bu yazının “meşruluğu” ile ilgili kısa bir açıklama gerekiyor. Türkiye solu, örgütlü sol siyasetin içinde olanlarla akademideki sol çevreler arasındaki ilişki açısından ilginç bir dönemden geçmektedir. Solun kuramsal alanda yaratıcılığa fazlasıyla ihtiyaç duyduğu bir dönemde örgütlü sol, belki de haklı sayılabilecek gerekçelerle güncel-pratik siyasete yoğunlaşmakta, akademik sol ise herhalde yapmak zorunda olduğu “literatür turlarının”...
Aklı başında sosyalistlerin kimi evrensel olgulara ilişkin kuramsal çözümlemelere titizlikle ve belirli ölçütlerle yaklaşmalarında her zaman yarar vardır. Dikkat edilirse burada iki niteleme yapılıyor: Birincisi gündemdeki olgunun evrensel boyut taşıması; ikincisi ise aynı olguya yönelik kuramsallaştırma. Titizliği gerektiren, evrensel olguları ele alan kuramsal çabaların tanım gereği zaaf ve boşluklarla malul olmaları değildir. Sorun başka yerdedir....
Günümüz Türkiye’sini siyasal çıkarsamalar için “okumaya” çalışanların gezinmeleri gereken birçok alan vardır. Ülke kapitalizminin yapısından, uluslararası sistemle eklemlenme modeline; her an gerilim yaratabilecek iç siyaset başlıklarından, dış politikadaki tercihlere kadar uzanan alanlardır bunlar. Üstelik ülkeyi okumak genel olarak dünyaya ilişkin belirli bir okumayı da gerektirir. Hepsi birlikte titizlikle yürütülmesi gereken zorlu bir uğraş oluşturur. İki...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×