Parlamenter demokrasi tarihinin üç uzun yüzyılı skandalların bozulmaların aldatmacaların en bayağı entrikaların ve seçim hilelerinin art arda dizilişinden başka bir şey değildir. Buna rağmen kapitalist bir toplumdaki “demokrasinin kusurları”ndan söz etmek hiçbir burjuva politikacı ya da gazetecinin aklının ucundan dahi geçmemiştir. Yine de parlamenter burjuva demokrasisi feodal mutlakçılığa göre tarihsel bir ilerlemeyi temsil ediyordu. Parlamenter...
Cumhuriyet tarihi boyunca yalnızca iki dönemde bir çeşit “kalkınma ideolojisi”nin Türkiye’nin geleceğine ilişkin tartışmaların odağına oturduğuna tanık olmaktayız. Bu dönemlerden ilki 1930’la 1939 arasıdır; ikincisiyse pek tabii 1960-1971 dönemidir. Kanımca, bu iki dönem dışında Türkiye burjuvazisinin “kalkınma” vurgusu, bir demagoji olmanın ötesinde anlam taşımamıştır. Birinci dönemin kalkınma ideolojisi, büyük oranda Kadro Hareketi tarafından şekillendirilirken, ikinci...
Türkiye kapitalizmi bir süredir “treni kaçırma telaşıyla” emperyalist sistemle entegrasyon konusunda çok önemli adımlar atıyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye sermayesi, 1950’den sonra, özellikle ’54’te Yabancı Sermaye Yasası’nın Meclis’te kabul edilmesiyle beraber, yabancı sermayeyle bir nevi birleşme yoluna gitti. Özellikle planlamanın olduğu dönemde, 1962’den sonra ithal ikameci politikalar ile beraber dış ülkelerden “know-how” aldılar, sermaye...
“Kıbrıs hususundaki görüşler kişinin sahip olduğu bilince ilgi ve duyarlılığa göre değişebilmektedir: Kıbrıs antropologlara göre 9000-10000 yıllık insanlık tarihine sahip bir Ada; askeri stratejistlere göre ‘Akdeniz ve Ortadoğu için kaybedilmemesi gereken bir üs’; Türk-Yunan politikacıları ve karar vericileri için bir ‘ulusal mesele’; Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum milliyetçilerine göre ‘Anavatanlara Enosis-Taksim’ yoluyla ilhakı şart olan...
BAĞIMSIZ ve BİRLEŞİK BİR KIBRIS İÇİN Sosyalist İktidar Partisi, 1974 yılında Ada’nın emperyalist planlar doğrultusunda bölünmesine neden olan gelişmelerin yıldönümünde aşağıdaki açıklamayı Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs ve uluslararası kamuoyunun dikkatine sunmayı kararlaştırmıştır. 1. Bugün Kıbrıs’ın bağımsızlığı ve bütünlüğünü tehdit eden hatta fiilen ortadan kaldıran gelişmeler, bütünüyle ABD öncülüğünde hazırlanan emperyalist planların ürünüdür. 15 Temmuz 1974...
Geçtiğimiz ayın sonlarına doğru Cenova’da yapılan G8 Zirvesi, küreselleşme karşıtlarının kitlesel eylemlerine sahne oldu ve uluslararası ve yerel ölçekte gündemi ve tabii bekleneceği gibi solun gündemini belirledi. Cenova’da 1999’dan bu yana gerçekleşen en kitlesel gösteriler yapıldı ve küreselleşme karşıtı eylemlerde ilk ölüm yaşandı. İlk kez 1999 Aralığı’nda Seattle’da ortaya çıkan küreselleşme karşıtı protestolar ikinci...
PKP Genel Sekreter Carlos Carvalhas’ın konuşması(1) Değerli dostlar ve yoldaşlar, Değerli yerli ve yabancı konuklar, Konuşmama başlamadan önce burada bulunduğunuz için sizlere teşekkür etmek istiyorum. Ve özellikle delege yoldaşları ve sizler üzerinden temsil ettiğiniz parti kolektiflerini ve geldiğiniz bölgelerin halklarını selamlamak istiyorum. Şüphe yok ki delegelerin duygularına tercüman olarak Yoldaş Álvaro Cunhal’ı da selamlamak istiyorum....
İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren bugünkü Avrupa Birliğini oluşturan dinamiklerin gelişimini değerlendirir misiniz?.. Özellikle ekonomik durum, sosyal haklar gibi kategoriler çerçevesinde. Bir de ABnin kalkış noktalarıyla bugünkü genişleme tercihlerini karşılaştırır mısınız? Evet Avrupa Birliği’nin Roma Anlaşması’na hatta ondan önce Kömür Çelik Birliği’ne kadar uzanan 50 yıllık bir tarihi var. Kömür Çelik Birliği’nin mantığında Almanya’daki kömür...
Türkiye, yeni yoluna arızalı bir motorla devam edecek Egemen sınıfın tüm kesimlerinden “deniz bitti” sözünü duymak mümkün hale geldi. Artık neredeyse mafya bile bu sözleri sarf edebilir cesarette. Türkiye’nin enflasyondan vazgeçme ve paylaşımı, üretim artışının önünü kesmeyecek biçimde yeniden düzenleme operasyonuna giriştiği, bu operasyonda da krizi, kriz yönetimini, emperyalist merkezlerin yönetim ve yönlendirme aygıtlarını...
“Zaman zaman gözleri sıkıntıya, yorgunluğa benzer bir şeyle bulanıyordu; ama yalnız çehresinin değil bütün varlığının hakim ve devamlı ifadesi olan rehaveti, ne yorgunluk, ne de sıkıntı bir an olsun bozabiliyordu. Gözlerinde, gülüşünde, başının, ellerinin her hareketinde rahat, açık, temiz bir ruhun ifadesi parlıyordu. Kayıtsız ve sathi bir göz Oblomov’a şöyle bir bakar ve ‘iyi...