Birinci Cumhuriyet ikincisine dönüşürken, piyasalaşma saldırısı ile emek düşmanı uygulamalarda ayağın gazdan hiç çekilmediği yıllarda işçi sınıfı cephesinde neredeyse hiçbir kımıldanma yaşanmadı. Sürecin sınıf düşmanı özellikleri ile ciddi bir karşıtlık yaratan bu durumun nedenleri üzerine çok şey söylenebileceği açık. Açıklamaların içinde en kolayı, bu yıllarda hükümet olan ve başat özne olarak AKP'nin Türkiye'de bir...
İşçi sınıfının yiğit üyelerinden Hamdullah Uysal’a saygıyla… 1. TEKEL işçileri direnişi Türkiye işçi sınıfını tekrar siyaset sahnesine taşımış, sınıfa güven ve moral aşılamıştır. Halen sürmekte olan direnişe TKP bütün gücüyle destek vermeye devam edecek, direnişi olabilecek en ileri noktaya taşımayı görev bilecektir. Yerellerdeki TEKEL işçilerinin örgütlenmesi için olanaklar vardır ve Parti bunun için bütün...
21 Mart 2010’da TKP ve Yurtsever Cephe İşçi Birliği üyesi 640 işçi delege bir araya gelerek sınıf dostlarına aşağıdaki çağrıyı yapmaya karar vermiştir. 1. Türkiye işçi sınıfı ağır bir saldırı altındadır. Örgütsüzleştirilmiş ve geçen yüzyılda mücadele ederek kazandığı hakları tek tek kaybetmiştir. Üstelik emeğin köleleştirilmesine özellikle AKP iktidarında hızlanan egemenliğin ve bağımsızlığın emperyalizme teslim edilmesi...
Metin Çulhaoğlu, Zehra Güner, Kaya Güvenç, Erhan Nalçacı 1980 öncesi ve sonrası sınıf hareketi ile ilgilikimi gözlemler ve saptamalar Metin Çulhaoğlu Türkiye’de sınıf hareketini ve sergilediği kimi özellikleri “1980 öncesi” ve “sonrası” olarak iki dönemde gözlemek mümkündür. Ancak, 1980 öncesi dönemi de, “1960-1971” ve “1971-1980” olarak kendi içinde iki alt döneme ayırmak yerinde...
Gelenek’in iki sayı öncesindeki yazıda şurada kalmışım: “TEKEL işçilerinin, sınıf kimliğini birleştirici kuvvet olarak eylemli biçimde kendilerini ortaya koymaları bu açıdan son derece anlamlıdır. Bu yaklaşım bir siyasal önderlik tarafından zorlama biçimde TEKEL direnişine eklenmiş değildir. İşçi direnişleri bölünme/çözülme sorularının baskın olduğu bir toplumsal atmosfere doğdukları, hatta bir ölçüde bu tür köklü soruların kendilerini dayattığı...
Militarizme Karşı Sınıf Mücadelesi (Seçme Yazılar) Karl Liebknecht Çeviren: Alp Tümertekin Belge Yayınları, İstanbul, 2009, 364 sayfa. Yazmaya başlarken, kitabı okurken yaşadığım sancılanmayı anlatmak, Karl Liebknecht’i anlatmak için yeterli olur mu diye düşünmedim değil. Kemal Okuyan’ın da Gelenek’in 71. sayısındaki bir makalesinde “hiçbir zaman teorik bir kimliğe sahip olmadı” sözleriyle adından söz ettiği,...
Nisan 2009’da Londra’da yapılan G-20 zirvesi kararları arasında diğerleri kadar dikkat çekmeyen bir “tavsiye” de yer alıyordu. Dünya ekonomisinin yeni “karar mercii” olduğu iddia edilen liderler zirvesi, Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) bir görev tevdi ediyor ve ILO’dan “ilgili kurumlarla” birlikte çalışarak ekonomik krizin emek piyasaları üzerindeki etkilerini, o ana değin atılan adımları değerlendiren ve geleceğe...
Geçen ayın notları, devreden soruları Tekel derslerine devam Yaklaşık iki aydır devam etmekte olan Tekel direnişi, bu metni kaleme aldığımız günlerde yeni bir evreye girmiş bulunuyordu. Direnişin iç momentleri ayrı bir değerlendirmeyi hak ediyor. Ancak bu noktadan önce, uzun yıllardır eşine rastlamadığımız türdeki bu işçi hareketinin ülke siyaseti açısından doğurduğu bazı sonuçlar üzerinde durmak...
Aşağıdaki 1963’den 2008’e Türkiye’deki yıllık grev sayısını gösteren şekil yakın tarihimiz hakkında çok şey söylüyor. İşçi sınıfının belirli bir ivmeyle hareketlendiği ve sınıfın yenildiği dönemler açıkça grafikten seçilebiliyor. 12 Mart’ın kısa süren paydosuna rağmen testere dişi manzarası ile sürekli yükselen grev sayısı 1980 darbesi ile sıfırlanıyor. Sonra Bahar Eylemleri ile sanki kaldığı yerden devam ediyor,...
Utanıyoruz yani… Tekel işçileri İngiliz edebiyat eleştirmeni Ruskin, özellikle genç şairler tarafından sık sık tuzağına düşülen bir hatayı “patetik yanılgı” olarak adlandırmıştı. Şairin doğa ya da madde karşısındaki duygularını, sanki maddenin bir özelliğiymiş gibi anlatması, cansız nesneleri canlıymış gibi ifade etmesi, kısacası doğayı insanlaştırmasını kastediyordu Ruskin. Örneğin, “ağlayan çayırlar”dan, “zalim geceler”den, “yaslı denizler”den söz...