Görüntülerle çevrelenmiş durumdayız. Gerçeği(ni) fark edemeyeceğimiz ya da gerçeğ(in)e yönelip ona vakıf olamayacağımız kadar çok görüntüye maruz kalıyoruz. Görüntü bombardımanı, düşünceyi, soyutlamayı, sorgulamayı, analizi, dolayısıyla “gerçeği kavrayıp müdahale olanaklarını geliştirecek bir akıl”ı dumura uğratıyor, buna yarıyor. Ancak görüntülerin içine çok girilmediğinde, bombardımana rağmen dışarıdan bakma yetisi kaybedilmediğinde, ilişkiler sorgulanıp “göründüğü gibi olmayanlar” deşilebildiğinde ve elbette...
Tarihi yorumlamak her kişinin harcı değil. Dünü ve bugünü okurken dikkatli olmalıyız. Özellikle söz konusu olan tarih, ideologlar tarafından yazılan ve amaçlı olarak saptırılan bir tarih ise daha da dikkatli olunmalı. Modern kapitalizmin kitleler nezdinde meşrulaşmasında, safsatalar ve hurafelerle dolu sapkın tarih yazımının rolünü küçümsemek mümkün görünmüyor. Tarih yazarının yerini uzun zaman önce ideolog, ‘roman’...
Türkiye’nin gündeminde yer alan bütün önemli siyasi başlıkların emperyalizmle çok güçlü bağları bulunmaktadır. Bu bağları açığa çıkartmak ve daha önemlisi emekçi halkı anti-emperyalist mücadeleye kazanmak çok büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle Türkiye Komünist Partisi, uzunca bir süredir tahlillerinde anti-emperyalist mücadelenin sosyalist siyasetin yoğunlaşması gereken alan olduğuna işaret etmektedir. Böyle bir yoğunlaşmanın olası riskleri, bugün...
1970’lerin krizi olarak anılan ve dönemsel olarak kâr hadlerindeki düşüşle açıklanan sermaye birikimindeki tıkanıklığın aşılmasında, emek sömürüsüne dayalı bir üretim biçimi olan kapitalizmin kullanabileceği temel enstrüman, elbette ki, emek sömürüsünü artırmak olacaktı. Son otuz yıla bakıldığında, neoliberalizm üst başlığı altında, gerek mutlak artı-değer gerekse de nispi artı-değer sömürüsünün artırılması için bildik yöntemlerin yeni isimler altında...
Sunuş yerine Az gelişmiş bir ülke olarak Türkiye, kendine özgü bir sermaye sınıfına sahip. Ülkenin iki yüz yıllık dinamikleri, Dünya’nın başka bir yerinde görülmeyecek denli korkak ve bir o kadar da beceriksiz bir sermaye sınıfı yaratmıştır. Korkaklık ve beceriksizlik “pişkinliği” beraberinde getirir. Sermaye sınıfımız, arkasındaki sefil tabloya bakmaksızın Cumhuriyet tarihi boyunca, özellikle de son elli...
Tuhaf şeyler düşünmekle meşhur Galip Usta, Nâzım’ ın şiirinde yine tuhaf şeyler düşünmekle meşguldür: ” ‘Babam neden kapattı dükkânını? Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına’ diye düşündü 16 yaşında. ‘Gündeliğim artar mı?’ diye düşündü 20 yaşında. ‘Babam ellisinde öldü ben de böyle tez mi öleceğim?’ diye düşündü 21 yaşındayken. ‘İşsiz kalırsam’ diye düşündü 22 yaşında. ‘İşsiz...
Giriş: Yoksulluk kavramı marksizme içkin mi? Yazıya başlarken sorulan bu soru kimseyi şaşırtmamalı; genel anlamda yanıtının “hayır” oluşu da… Nedeni ise birincisi, kavramın niteliğinde, ikincisi, marksizmin topluma bakış yönteminde gizli. İlkinden devam edecek olursak, yoksulluk, özü itibariyle bir göreliliği içerir. Toplumsal ölçekte yapılan üretim sonucu oluşan “toplumsal ürün” den tekil bireylerin aldığı pay, sahip olduğu...
Sınıf mücadelesinin bir sonucu da bu mücadelenin devletin yapısını ve işlevlerini büyük ölçüde etkilemesi ise, kapitalizmin, kentleri yeniden yapılandırıyor olması da, sermaye sınıfının çıkarlarından bağımsız ele alınamaz. Lefebvre ve Poulanzas’ın ifade ettiği gibi: “Modern kent çelişen çıkarların en önemli çatışma alanlarından biridir. Bu mücadeleler sadece kentsel mekanda değil, aynı zamanda kent mekanı üzerine de verilmektedir....
“Ne kırlarda direnen çiçekler Ne kentlerde devleşen öfkeler Henüz elveda demediler” Kapitalizmin 20.yüzyılın son çeyreğine adım atmasından günümüze kadar olan dönemde enformel sektörün ve yarattığı üretim ilişkilerinin kendi ağırlığını ekonomik, sosyal ve sınıfsal alanlarda iyiden iyiye hissettirdiği biliniyor. Bu yazı da, temelde bu sorundan hareketle kurgulandı. Cevabını arayacağımız sorum şu: Enformel sektör faaliyetleri arasında geniş...
Kapitalizmde bireyleri, örgütleri, toplumları eğiten, ilerlemeyi sağlayan temel dinamik piyasadır. Neyin iyi, neyin kötü olduğuna piyasa karar verir. Kötü yönetilen şirketlerin değeri düşer ve o şirketi daha iyi yönetebilecek birileri satın alır. Hata yapan kapitalistler iflas eder. Hata yapan emekçiler işlerini kaybeder, aç kalır veya ölür. Böylece, hem bireyler hem de toplum daha verimli olmayı...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×