Son yıllarda Türkiye ekonomisine ilişkin yürütülen tartışmaların en fazla odaklandığı konulardan biri yurtiçi tasarrufların düşük düzeyi ve tasarrufları artırma gereği. Yurtiçi tasarrufu en genel ifadeyle ülke içinde yaratılan gelirin tüketime harcanmayan kısmı olarak tanımlamak mümkün. Yurtiçi tasarruflara yapılan vurgunun nedeni, tasarrufların yatırımlar ile bağlantısı. Herhangi bir ekonomideki yatırımlar yurtiçi tasarruflar ve dış tasarruflar ile finanse...
Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız,                        hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,                        yani bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak                        zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.   Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak...
  AKP’nin “güçlü ülke, güçlü lira” iddiasından geriye pek bir şey kalmadı. Ülke ağır bir siyasal krizin içinde çalkanırken, Türk lirası gündelik dalgalanmalarla sürekli değer kaybetmeye başladı. Gerek ülke, gerek Lira için söylenenlerin temelsizliğini bir kez daha kanıtlarcasına; hem siyasal hem ekonomik açıdan kırılgan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya kalınıyor. Emekçi halk açısından liranın...
1930’ların Büyük Bunalımı’ndan beri, merkez kapitalist ülkelerdeki düşük büyüme hızı, yükselen işsizlik ve eksik istihdam oranları ve düşük kapasite kullanımıyla karakterize edilen kalıcı durgunluk, hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Bu nedenle, ana-akım iktisat her ne kadar tutarlı bir analiz önermese de, nihayet, bu sayfaların uzun süredir üzerinde durulan konularından biri olan iktisadi durgunluk eğilimini dikkate...
Yeni klasik (new classical) burjuva iktisadının 1970’lerdeki öncülerinden Robert E. Lucas Jr. bir seferinde “Aklı başında iktisadi düşüncelere zararlı eğilimler arasında en baştan çıkartıcı ve kanımca en zehirli olanı, [gelir] dağılımına odaklananlardır.” demişti. Peki en “zehirlisi” gerçekten bu düşünceler mi? Gelir dağılımı ve dağılımdaki eşitsizlik tartışmaları kapitalizmin 2007-08 krizinden itibaren gündemden düşmeyen bir konu haline geldi....
Friedrich Engels, 1820 yılında Prusya Krallığı’nda Barmen’de varlıklı bir aileye doğdu. Barmen, büyüyen bir endüstriyel bölgeydi ve Engels’in ailesi daha sonra Manchester’da da yatırım yapacak olan kapitalist bir aileydi. Engels, 1842 yılında yani henüz 22 yaşındayken Hegel’in idealizminden koptuğu ve Marx ile tanıştığı esnada iki seneliğine Manchester’a gitti. Manchester, dünya kapitalizminin merkezi olan İngiltere’de sanayinin...
“Kapitalizm artık sahte umut bile üretememekte, ölümü beklemektedir.” diyor, TKP’nin 2013 Konferans Metni’nin üçüncü maddesi. Bu saptama şöyle özetlenebilir: 2013 yazı itibariyle görüldü ki, kapitalist ülkelerde 2008-2009’da patlak veren kriz finansal sermayeye özel olmaktan çıkmış, döngüsel ve küresel bir kapitalist krize dönüşmüştür. Eritilemeyen üretim fazlalıkları, kar oranlarındaki düşüş, üretim araçlarının tekelleşmesi ve hepsinden önemlisi krizin...
Türkiye’de İkinci Cumhuriyet rejiminin kuruluş sürecini ve bugün izlediği politikaları savunan geniş yelpazenin ortaklaştığı noktalardan birisi iç ve dış politikada bu sürecin bir “normalleşme” anlamına geldiği ve direnenlerin “suni” bir “zorlama” içinde olduklarıydı. Öyle ki, Ortadoğu’da ABD’ye direnmeye çalışanlara karşı bu cenahın sözü çoğu durumda “dünyanın gerçeklerini” kabul etmeye çağıran bir içerikteydi. AKP ve Osmanlıya...
Gelenek dergisinin 117. sayısı “Türkiye modernleşmesinin İttihatçı-Kemalist bürokratik elit tarafından tepeden yapılan bir zorlama olduğuna” yönelik liberal tezin eleştirisine ayrılmıştı. Bu eleştiri, Neslişah Başaran’ın makalesiyle Türkiye burjuvazisinin maddi kökenlerine yönelik bir tartışmaya da kapı aralamış durumda. Kendi adıma bu açılımın çok önemli olduğunu, Türkiye modernleşmesinin gerek müsebbibinin kim olduğu, gerekse bir “zorlama” olup olmadığı konusundaki tartışmanın...
  Gelenek’in 114. sayısında iki ayrı yazıyla İkinci Cumhuriyet, sınıflar mücadelesi açısından ele alınmıştı. Gülay Dinçel, “Sermaye sınıfı ‘bildiğimiz gibi’ mi?” diye sormuş ve “Ayıklanan var ama yenilen yok, olan biten sermaye içi bir mücadeledir, yeniden yapılanma değil”, yanıtını vermişti. Öte yandan Aşkın Süzük, bu “bildiğimiz sermaye”nin emeğe karşı ağır saldırılarının tetikçisi olduğu halde AKP’nin, emekçileri...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×