Gelenek Kitap Dizisi’nin yayınlanışından bu yana “gelenek diyorsunuz neyi kastediyorsunuz” sorusu sık sık gündeme geliyor. Bu soruyu belli ölçülerde olağan karşılamak mümkün. Ancak değişik vesilelerle başka şeyler de gündeme geliyor. Deniliyor ki “bizim de bir geleneğimiz var”. Örneğin deniyor “sürekli devrim çizgisinin de bir geleneği vardır”… Önce herkesin bir “gelenek” oluşturma hakkı olduğu belirtilmelidir. Ama...
Geleneksel soldaki siyasal ve kültürel yayınlarda giderek rahatsızlık vermeye başlayan bir standartlaşma hiç dikkatinizi çekti mi? Ben rahatsız oluyorum… Açıkçası sosyalist hareketin sorunları dendiğinde “birlik gerekiyor” cevabından güncel siyaset söz konusu olduğunda “insan haklan ve düşünce özgürlüğü sağlanmalı” önermesinden dünyaya bir göz atıldığında ise “barış ve silahsızlanma mücadelesi yükseliyor” gibi standart yaklaşımlardan rahatsız oluyorum. Ve...
Ekim Sosyalist Devrimi’nin 70. yıldönümü geride kaldı. Gorbaçov, bu yıldönümünde ülkesinde yaşanan sürece ilişkin önemli bir konuşma yapacağını daha önce çeşitli yollarla “ima etmişti”. Batının falcı kalemleri hemen harekete geçti. Akla ilk gelen, Hruşçov’un 1956 yılında SBKP Merkez Komitesi’nin gizli oturumunda yaptığı konuşma oldu. Gorbaçov da, benzer ölçülerde çarpıcı bir konuşma yapacaktı. Senaryolar bunun üzerine...
Stalin gibi önemli bir sosyalist lider hakkında bir şeyler yazmak, kendine has bazı güçlükleri göze almayı zaten gerektiriyor. Ama, bu kendine has güçlüklerin de ötesinde, bazı “güncel” hesaplar içerisinde düşünmek ve davranmak zorunlu… 1956’dan sonra Sovyetler’de Stalin hiçbir zaman bayraklaştırılmadı. Zaman zaman sert, hatta gereksiz ölçülerde eleştirildiği oldu. Hruşçov’un, sosyalizm tarihi söz konusu olduğunda pek...
“Kadınlardan ve aşktan, daima coşkunlukla ve hayranlıkla söz ederdi. Ama bir defacık olsun aşık olmamıştı.”  Anton ÇEHOV   “Teori”… Yunanca “inceleme”den geliyor. Türkiye’de eksik olan bu; kimi sosyalistler için… Doğru ya da yanlış. Ama nasıl bir teori? Elbette “teori” dendiğinde epistemoloji dünyasına girmek gerekiyor. Ancak benim buradaki niyetim oldukça basit: Kavramsal bir tartışmayla hiçbir ilgim...
1980’li yılların başı, azgelişmiş ülkelerde yükselen devrimci dalganın geri çekilmesiyle birlikte, dünya devrim sürecinin gözle görülür biçimde durağanlaşmasına tanık oldu. Belli bir canlılık düzeyini tutturan az sayıdaki ülke ve bölge söz konusu olduğundaysa görülen, buralardaki etkinliğin çok büyük oranda işçi sınıfının dışındaki marjinal kesimlerin denetimine geçmiş olduğudur. Yaşanan durgunluk kimi öznel ve nesnel etkenlerin saptanmasını...
Önemli tarihsel dönemeçlere kişilikleriyle damga vurmuş olan insanların karşılaştıkları sorunların başında kendi “meşruluk”larını ortaya koyabilmek gelir. Hele hele tüm siyasi kaygılara karşın, belli bir teorik çerçeve ile hareket eden, insanlararası eşitsizliklere yol açan toplumsal koşulları ortadan kaldırma amacıyla mücadele verenler için söz konusu “meşruluk”, tarihin mantığına, önsel ideolojik tutumlara ve kendilerine karşı bir yüzleşmedir. 1917...
Gelenek Dizisi elinizdeki kitap ile 7. ürününü vermiş oluyor. Diziye katkıda bulunmaya çalışan biri olarak, kasım ayından bu yana çıkartmış olduğumuz 6 kitabın “dostça” muhasebesini yapmak istiyorum. Bu, kesinlikle bir özeleştiri veya eksiklikleri ortaya dökme türünden bir girişim olmayacak. Önemli olan, Gelenek’in varlık nedenini hangi boşlukları doldurmaya çalıştığını bir kez daha vurgulamak ve bu boşlukları...
siyasal mücadeleyi hisseden seven ve yaşayanlara… Türkiye, hiç kuşkusuz değişme dinamiği olan bir ülke. Değişme dinamiği olan bir ülkenin aydınlarının “oturmuş” ülkelerinkine göre önemli ayrımları var. Aynı deyimi kullanacak olursak, az-çok durağanlaşmış toplumların aydınları da “oturmuş” oluyorlar. Türkiye’de “aydın” toplamının kimi bölümlerinin bu oturmuşluğa imrendikleri bir gerçek. Bunun nedeni de oldukça açık. Değişme dinamiği taşıyan...
1980 sonrasında Türkiye’de bir restorasyon dönemi yaşandı. Bu restorasyon dönemine uygun aktörler ön plana çıktı. Hem sağda, hem “sol”da restorasyonun hakkını verenlere rastlandı. Bunlardan bir bölümü Türkiye’nin sol kültürünü şekillendirme uğraşına soyundular. Ondan sonra, her şey bir yana, kesinlikle bir nesnelliğe oturan kimi kavramlar bu restorasyonunkilerle ikame edilmeye başlandı. Sosyalizm yerini “demokrasi “ye bırakırken, mücadelecilik...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×