“Çelikten binalar, traktörler yapıyorsunuz, fabrikada her mamülün parçalarını ayrı işçilere yaptırıp sonra birleştirmesini pekala beceriyorsunuz, ama dikiş iğnesi, firkete ara bakalım bulabilir misiniz ? Hey Allahın belaları siz nesiniz” 1917 Ekimi’nde yola çıkan Sovyet devletinin nasıl bir görüntü verdiğini bundan daha içten anlatmak mümkün mü? İlk sosyalist toplumun daha işin başındayken içerdiği acemilik, kendi insanına,...
Gelenek Kitap Dizisinin ikinci sayısında, “Bir Gelenek Nasıl Doğar -Oblomov’a Bir Şükran Borcumuz” başlıklı bir yazım yayınlanmıştı. Sonra aradan neredeyse iki yıl geçti. Çağdaş Yol Dergisi’nin 4. sayısında Kemal Saruhan imzalı bir yazı çıktı. İvan Gonçarov’un romanının geniş bir özetiydi bu yazı. Zaman zaman kapitalizm övücülüğü yapılsa bile “Oblomov ve Oblomovluğumuz” adlı bu yazı için...
Kimi zaman, belki fazla heyecandan, bir “kongre”den sözediliyordu. Kaçınılmaz “an” gelmişti. Bu kez “kurtuluş” yoktu. Düdüksüzlerle fırçacıların savaşı belki bir fanteziydi ama; bu bir gerçek… Herkes kendi ekibini hazırlamış, köşe başlarına kendi adamlarını yerleştirmişti. Evet Mihayil Gorbaçov ile Yegor Ligaçov, binlerce delegenin önünde kozlarını paylaşacaklardı. Böyle hazırlanmıştı, kamuoyumuz 19. Parti Konferansı’na. “Gorbaçov ile Ligaçov arasında...
Yalnız Türkiye’de olduğu sanılmasın. Bütün dünyada sol hareket içerisindeki üç eğilim, son beş yıl içerisinde önemli değişmeler geçirmekte. Bu üç eğilim, dilerseniz sapma deyin, şu sıralar yeni dengelere, yeni yapılanmalara doğru yol alıyor. Trotskizmin, maoculuğun ve geleneksel sol kökenli revizyonist bölmenin yeni dengelere ve yeni yapılanmalara yönelmesi, çok belirleyici bir gelişme değildir. En azından, bu...
Yeni Düşün’ün nisan sayısındaki talihsiz bir mektuba Gelenek’in önceki kitabındaki değinilmişti. Sonra, Yeni Açılım adında bir tuhaf yayının ilk sayısını okuduk… Bekleniyordu; ama bu kadarı değil… Sovyetler Birliği’ndeki glasnost ve perestroyka süreçlerinin geleneksel solun bazı kesimlerinde yeniden sağa itici bir etki yapacağı biliniyordu; ama bu ölçüde değil. Bir de TBKP programının eleştirilere açık olduğu, değiştirilebilir...
Legal sol parti tartışmaları Türkiye solunun gündeminde önemli bir yer tutmaya başladığında, hemen herkesin birleştiği bir nokta vardı. Hiç değilse belli bir süre, bir partinin kuruluşundan çok, tartışmaların kendisi önem taşıyacaktı. Artık somut girişimlerin kendisini hissettireceği, hissettirmesi gereken bir döneme girilirken, legal sol partiye yönelik tartışmaların oldukça yararlı olduğunu, hatta kimi konularda küçümsenemeyecek netlikte tabloların...
Bu satırlar yazıldığında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 15 Mayıs 1988 tarihinden itibaren 9 ay içerisinde Afganistan Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde bulunan silahlı kuvvetlerini çekmesini de içeren bir anlaşmanın Cenevre’de imzalanmasına bir gün kalmıştı. Ülkede on yıldır sürmekte olan iç savaşta taraf olarak yer alan Sovyet birlikleri, son anda büyük bir sorun çıkmazsa ülkelerine dönecekler. Bundan sonraki...
“Arkadaş, güzel şeyler söylüyorsun ama, acaba “filanca” konuda ne getiriyorsun?” Türkiye solunun 1980 öncesinde kendi bünyesindeki iletişim ağında sık sık rastlanan bir soru türü oldu bu. Bir anlamı da vardı Türkiye solu kendi içerisine yönelik olarak, dört-beş tane ayrışma noktası yakalamıştı. Bir hareket filanca konuda bunu diyordu, ama örneğin, Sovyetler Birliği üzerine ne getiriyordu? Gerçekten...
Başka yerlerde olduğu gibi Türkiye’de de sosyalist hareketin güç kazanması siyasal mücadelenin ve siyasal dengelerin ürünü olacak. İktidarı giderek daha yakından hissedecek bir hareketin gelişebilmesi siyasal mücadelenin ve dengelerin hakkının iyi verilmesi ile gerçekleşecek. Veya “dengesizlik”lerin… Burada sosyalistlere düşen siyasal mücadelenin iktidarı düşünen ve ona yönelen bir rota tutturmasını sağlamaktır. İki şey öne çıkacaktır bu...
Gelenek Kitap Dizisi’nin yayınlanışından bu yana “gelenek diyorsunuz neyi kastediyorsunuz” sorusu sık sık gündeme geliyor. Bu soruyu belli ölçülerde olağan karşılamak mümkün. Ancak değişik vesilelerle başka şeyler de gündeme geliyor. Deniliyor ki “bizim de bir geleneğimiz var”. Örneğin deniyor “sürekli devrim çizgisinin de bir geleneği vardır”… Önce herkesin bir “gelenek” oluşturma hakkı olduğu belirtilmelidir. Ama...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×