Başlığa bakanlardan kimileri benim nereye baksam işçi sınıfı ve sosyalizm görme takıntısına sahip olduğumu düşünecek. Başkaları ise belki de derin bir oh çekip, sonunda aranan sınıfın ve siyasetin bulunmuş olmasından mutluluk duyabilir. İşçi sınıfının ve sosyalist siyasetin Haziran Direnişi’nin neresinde olduğunu göstermemi bekleyenlere net bir yanıt veremeyeceğim için üzgünüm. Aslında, herhangi bir obsesyonu olmaksızın “her...
Son zamanlarda BDP ile AKP arasında süregiden “aşama” tartışması önemli elbette. Kürt siyasi hareketine göre çözüm sürecinin birinci aşaması tamamlandı, yani çatışmasızlık durumu sağlandı. Şimdi sıra demokratik reformlarda. Lakin mevsimlerden Haziran… Haziran etkisi geçici olmadığından olsa gerek, Erdoğan kendini alamıyor ve her iftar saatinde gerici tabanını halka karşı kışkırtmayı, hakaret etmeyi, tehditler yağdırmayı ihmal etmiyor....
AKP'nin bir süredir “1990'lı yıllara geri döndüğü” yolundaki argümana göre, iktidar partisi, demokratikleşme sivilleşme gibi sahip çıkageldiği süreçleri son zamanlarda öksüz bırakarak, geriye, 1990'lara özgü kimi pratiklere dönüyor. Okur, lafın etrafımızda ne ölçüde yaygın gezindiğine bağlı olarak, bu yaklaşımın varlığını yadırgamayacaktır. Eninde sonunda epey süredir, liberal AKP eleştirisi bu eksende ortaya konmaktadır. “90'lara dönmek” dendiğinde...
Metin Çulhaoğlu soL portal'da yakın zamandaki bir yazısında aslında sol liberalliğin sosyalist hareketi değiştirmeyi, eksiltmeyi beceremediğini, bu anlamda “hasar vermesinin” de söz konusu olamayacağını yazdı. Lakin, Çulhaoğlu'na göre, liberal sol, sosyalist hareketin yerinde saymasına neden olabiliyordu: “Sol liberalizm 'emperyalizm dönemi kapandı' ve/veya 'emperyalizm askeri işgalle olur' dediğinde, sosyalist hareket emperyalizmin tanımı, ne olup ne olmadığı...
Gelenek’in iki sayı öncesindeki yazıda şurada kalmışım: “TEKEL işçilerinin, sınıf kimliğini birleştirici kuvvet olarak eylemli biçimde kendilerini ortaya koymaları bu açıdan son derece anlamlıdır. Bu yaklaşım bir siyasal önderlik tarafından zorlama biçimde TEKEL direnişine eklenmiş değildir. İşçi direnişleri bölünme/çözülme sorularının baskın olduğu bir toplumsal atmosfere doğdukları, hatta bir ölçüde bu tür köklü soruların kendilerini dayattığı...
Türkiye 2009 yılını konjonktür dalgalanmaları içinde geçirdi. Hatırlanacak olursa, önceki yılın sonları ve 2009’un başları sol zihinlerde ekonomik krizin olası etkileri ve bunlara bağlı beklentilerle belirleniyordu. Ekonomik krizin, mağdur emekçi ve yoksul kitlelerin hareketlenmesini tetikleyeceği yaygın bir kabuldür ve solla sınırlı da değildir. Hatta Marksistlerin krizle devrim arasında ilişki kurmakta gösterebilecekleri hızın, kapitalist egemen sınıfların...
Belli başlı üç gelenekten söz edeceğim bu yazıda. Birincisi Türkiye kapitalizminin yapısal bir özelliğine denk düşüyor. Yıllardır çeşitli vesilelerle Türkiye burjuvazisinin büyük yapısal dönüşüm perspektifleri açısından bir başarısızlık ve beceriksizlik abidesi olduğunu iddia ediyorum. Bu başarısız ve beceriksiz egemen sınıf, yapısal zaaflarının düzeni yıkıma götürecek krizler olarak derinleşmesinin karşısına, gelişkin bir siyasal manipülasyon yeteneğiyle çıkabiliyor....
Türkiye bir kriz ülkesi. Öyle ki, bizim ülkemizin, dünyanın 1929 Büyük Depresyonundan bu yana tutulduğu en büyük fırtınayla yetinmesi düşünülemezdi bile. Türkiye geçen yıl dünya kapitalist bunalımının dalgaları tarafından dövülmeye başladığında modern burjuva dönemine özgü siyasal yapının tasfiyesi ve ulus-devlet sınırlarının delinmesi gündemleriyle zaten krizin kapısında dolaşıyordu. Bizim “felaketin eşiği” dediğimiz durum, anlayacağınız. Burası kriz...
Burjuva devrim sürecine ve bu sürecin ürünlerine kolaycı yaklaşımları sevmeyiz. Kolaycılıkla işin içinden çıkılamıyor çünkü… Türkiye’nin kapitalistleşme süreci, işin sahibi burjuvazinin bile devrim diye adlandırmaktan kaçınmaya çalıştığı ölçüde ağır aksak yaşanmış, burjuva aydınlanma süreçleri pek yüzeysel geçmiştir. Buna karşılık bugün geleceğe uzanmak isteyenlerin bu tarihi miras olarak sahiplenmemeleri olacak şey değildir. Dahası eksikli ve tartışmalı...
Devletin çözülmesi binlerce yıllık Anadolu ve Ortadoğu siyasal tarihinde ve Anadolulu veya başka coğrafyalı Türk siyasal tarihinde sayısız kez karşılaşılmış bir olgu olsa gerek. Belki de devlet kurma pratiklerinin en yoğun yaşandığı bu bölgede çözülüşün çözülenler tarafından sindirilmesi, sineye çekilmesi, kabullenilmesi bu büyük ama eski gerçekten de besleniyordur. Yani; Türkiye’nin 21. yüzyıl başındaki egemen güçleri,...